21 Eylül 2022 Çarşamba

İzmirin eski hanları

İzmirin eski hanları


İzmir ya da antik dönemde olan adı ile Smyrna " bir ticaret yerleşkesi. Deniz yolu egemen  ticaret yolları var, Anadolu v Anadolu coğrafyasının doğusundan, kuzeyinden gelen ticaret yolları var. Bilinen bir durum. Bu kadar çok ticaretin yapıldığı bir kentte , ticaret mallarının bekletildiği, malları taşıyan kervanların da olması beklenen bir durum. Limanda depolar da olmalı. O günlerden yani antik dönemden elimize kalan bu tür yerlerin varlığını tam olarak bilmiyoruz ama bu hanlar olmalı. olmalı. Daha sonra ki dönemlerde ama özellikle de Osmanlı döneminde İzmirin ticaret yaşantısında olan yerini biliyoruz. Hanlar yapılıyor. Bazıları günümüze ulaşabilen Osmanlı yapıları bunlar. Kemeraltı, Basmane çevresi bunlarla dolu. Bazılarını adlarını bilmiyoruz, bazıları zaman yenik düşmüş hanlar bunlar.

Bu konuda saygın tarihçiler tarafından yazılmış bilimsel kitaplarda var. 

Bu konu ile ilgili merakım nedeni ile bazı hanların, yanlış olarak tanımlandığı, bazılarının adlarının değiştirildiğini de fark ettim. Bazılarının zaman içinde olan gelişmelerinin anlatılmamış olduğunu da gördüm. Bunları kent planlarında gördüm, izlerini sürdüm. Sonuçta bunları yazamaya başladım. Her yeni bilgi ile ortaya çıkan hanları yazdım. Halen var olan düzinelerce si var. O hanlar ile ilgili yeni bilgileri buldukça da  bu ana başlık altında yazacağım. Bilinen ya da hata bulamadıklarımı yazmıyorum. Osmanlı belgeleri ne diyor bilmiyorum. Yazılarımı okuyanlar, özellikle de tarihçiler konunun Osmanlı belgeleri üzerinden araştırmalı. Hemen. Zaman kaybetmeden. Hanları yazarken o hanların içinde olan yaşamı yazdım. Neden mi yazdım, gezginlerden yazdım. Hanların içini, çalışanlarını, eğer gezginler bşr şeyler yazmış ise, işte onları yazdım. Şimdilik İzmir içini yazıyorum. Sonra çevrede olan hanları da yazacağım.  Her yeni bilgi yeni bir han dosyasını açacak. Sonra, İzmir içinde deve kervanlarını, onların kent içi yollarını da yazacağım. Tabii ki popüler tarih olarak. O kervanda bulunan bir deve üzerinde , kent içinde bir hana gideceksiniz, bir kısmınız, getirdiğiniz ticari malları tüccarlara teslim edeceksiniz. Bana göre yazılması gerekenler bunlar. Popüler tarih bu.

Kaynakları da ekleyeceğim. Yazdığım popüler tarih ama kanıta dayalı,  Yazılar tam olarak bitince onları da yayınlayacağım. Arada, yazılarım içinde numaralar göreceksiniz. İşte onlar kaynaklar. Benden başkası da ne olduğunu o aşamada bilemez. 


Osman Koçanaoğulları

22 Eylül 2022 

İzmir


20 Eylül 2022 Salı

Blogumda bulunan tarih içerikli yazıları nasıl yazıyorum.

 Blogumda bulunan tarih içerikli yazıları nasıl yazıyorum.

Bir örnek vererek başlayacağım.

Konum, İzmirde bulunan sebiller olsun. Bu konuda yazılmış düzinelerce yazının varlığını internet üzerinden araştırı yaptığınızda hemen göreceksiniz. Belki de yüzlerce.  Okumaya başlıyorum. Bazen , yazılan akademik yazılarda, her hangi bir çeşmenin adından söz ediliyor veya, kaybolduğundan söz ediliyor, bazen çeşmenin mimari özelliklerinden de söz ediliyor. Ama ortada, eksik bilgiler var. Bu konuyu bir yere not ediyorum. Elimde olan kitapları okumaya devam ederken, birden karşıma bir çeşme yazısı çıkıyor. Acaba, söz edilen çeşme bizim yazılarımızda geçen çeşme olabilir mi diyorum. Bu notu da" sebiller ya da çeşmeler " ana başlığı altında olan dosyaya  ekliyorum. Her okuduğum kitapta bu konularda bir şeyler bulursam alt başlık olarak dosyalar gelişiyor. Böyle, ana ve alt gurup olarak he halde 50-60 dosya kutum vardır. Sonra, kitapları okurken, bu yapıların etrafında olan hayatın da yaıldığını görüyorum. Onları da ana ve alt dosya guruplarına ekliyorum. 100 veya daha fazla kitap okuyunca da ortaya çek geniş, hangi yazar tarafından yazıldığı belli olan  bir veri seti çıkıyor.

Geriye de sadece yazılanları düzenlemek kalıyor.

Yaptığım bu.


Osman Koçanaoğullları

20 Eylül İzmir


14 Eylül 2022 Çarşamba

Eskimiş, hırpalanmış Bayraklarımıza ne yapılır ?

 Eskimiş, hırpalanmış Bayraklarımıza ne yapılır ?

Dün gece günümüz Kuzey Makedonyasında geçen ve adı "Balkan ninnisi olan dizide "Köyfteci Süleymanın köfte dükkanında " duvarda " Türk bayrağımızı " gördüm. Aklıma geldi.

Bizler, yakın tarihimiz ile ilgili olarak ta bir şeyler yazmıyor ve sonrada üzülüyoruz.

Rahmetli babam Kafkas savaşı gömüş biri idi. Ölünceye kadar da " İttihat - Terakki düşüncesine kaldı. Siyasete özellikle de Cumhuriyet dönemimi siyasetine hiç ama hiç iyi bakmadı, bu nedenle de sıkıntılar yaşadığını, sağdan soldan duyduklarımızdan biliyoruz. Yine bu nedenle çok parlak bir öğrenci olan Rahmetli ağabeyimin " siyadal bilgiler üniversitesine " gidişine izin veremdi. Çünkü, içinde " siyaset " kelimei vardı. Düşünce yapısı nedeni ile "demokrat partili " olduğu düşünülmüş ama asla böyle fanatik demokrat partili değildi.Sülalem, çok az kişi hariç  oy bile kullanamazdı. Onun için siyaset çikindi.

Bir gün, bir bayram, 9 Eylül olabilir. Evin alt katında olan komodinden, tahta saplı baurak çıkardık. Elime aldım sallıyorum. Bir yerlere asılacak. Naftalin kokuyor ama güveler de yemiş. Biraz harap olmuş. Annem babama gösterdi. Babam, orta ağabeyime "oğlum al bu al sancağı, ya git bir taş ile bağlayıp ile derin sulara, tercihen bir Nehire ya da bir dağ tepesine git, derin toprak kaz oraya da yine nehirde yapacağın gibi, başının üzerine 3 kez koy öp sonra da göm dedi. Ağabeyimin o bayrağı Kadifekaleye gömdüğünü biliyorum. İzledim. Bir tören gibi izledim. Yıl 1967-58 olmalı.

Geleneğimizin böyle olduğunu öğrenmiş oldum. Her ne kadar şimdi yasal olarak eski bayrakların yakılma izni var ise de o yıllarda yokmuş. Eve döndüğümde, babam " o alem, alemden söz ettiği bayrak  atalarımzın kanlarını taşıyor. O kan sahipleri toprak oldu, nehir oldu, su oldu. Bizde o alemi onlara göndermeliyiz " demişti. Çok uzun yıllar sonra, evlendikten sonra, evde olan ve epey eski bir bayrağımızı, fırtınalı havada, taş ile bağlayarak, körfezin  azgın sularına, adet üzere atmıştım. 

İşte size bir kent bellek anısı.

Bilmem anlatabildim mi?



https://www.mevzuat.gov.tr/File/GeneratePdf?mevzuatNo=4633&mevzuatTur=KurumVeKurulusYonetmeligi&mevzuatTertip=5

dosyaların özellikleri

 Blog içinde olan dosyaların özellikleri


UYARI= İçinde bulunduğunuz blog üzerinde  (oskocana.blog.spot.com) blog sahibi Osman Koçanaoğullarının yasal telif hakları bulunmaktadır. Bu nedenle, öncelikle Telif haklarını okumanız için burayı tıklayınız........



Macera nasıl başladı, gelişti ve nasıl bir yol ayırımına geldim. 
Önce, İzmir tarihi ve İzmir kent belleğinde bazı şeylerin yanlış yazıldığını, bilgisizliği fark ettim. Konu 1999 yılında büyük oğlumun okul ödevi olan  ve Halit Ziya Uşaklıgilin yazdığı " İzmir hikayeleri., Şeyh Bedreddin ve kardeşi Şeyh Şemseddin'in " hikayesini okumam ile başladı. Anlatılanlar benim hayat hikayemin bir parçası idi. WEB üzerinden de araştırdığımda bir çok yanlış bilginin olduğunu gördüm, açıkçası " birileri beni bana yalan yanlış anlatıyordu ". Arkası geldi. 
Bunun üzerine önce o çevrede var olan ama bilinmeyenleri yazmaya başladım. Web sitem de yazdım. Epey geri dönüş oldu, sonuçta doğruları da bulduk. Sonra işi büyüttüm. Gezginleri okudum (16,17, 18, 18 yüzyıla ait kaynaklar bunlar), okudukça bilgim arttı, kent planlarına bakmaya başladım. Sonuçta, İzmir in o yıllarını hiç bilmediğimizi de fark ettim.
Öyle şeyler yazmalıydım ki, daha önceleri yazılanların kopyası olmamalı, yeni bir şeyler söylemeli ve okuyan kişiler de  yılardır da sanki orada yaşamış gibi olsunlar dedim. Araştırınca bunun " popüler tarih yazıları " olduğunu öğrendim. Ancak, bunları yazarken doğru bilgiden hiç ama hiç uzaklaşmadım. Kanıt bulamadığım durumlarda da " yazdıklarım, benim mantık süzgecimden geçirilmiş olanlaradır, matematik açıdan da doğrudur notunu " düştüm. Ara sıra çizimler yaptım, ya kent planı olarak ya da bir den fazla yabancı gezginin kitaplarını kaynak olarak gösterdim. Osmanlıca bilgim olmadığı için, bizden belgeleri ekleyemedim. Ama, verdiğim bilgilere kesinlikle güvenebilirsiniz.. Çok sıkı bir matematik denetimden geçmişlerdir.
Yazmaya başladım. Önce bir handan söz ettim. Blog sayfamda yadım ama hanın adı belli değildi. Yine de bildiklerimi, fotoğraflar eşliğinde yazdım. Okumaya devam edip araştırmalar genişleyince, söz ettiğim bu hanın adı da ortaya çıktı. İşte o anada, o hanın isminin o olduğunu çocukluğumda ad bildiğimi fark ettim. Sonra okumalarımda bulduğum kaynağı da yazıya ekledim. Blog sayfam CANLI idi.

Buna benzer bir çok şeyin farkına vardım. O yılların günlük yaşamını , hayatını yazmaya başladım. Canlı blog yazıları olarak.  Karşıma, o dönemlerin insanları çıktı. Hem de önemli insanları, olayları, isyanları çoktı. Onları yazmaya başladım. Halen yazıyorum. Bu olaylar, insanlar  hakkında hem bizim hem de yabancıların resmi raporlarını okudum, okudukça çıkan sonuçları o dosyalara eklemeye başladım. Blog sayfaları gerçekten canlı idi. 
Giderek dosyalar büyümeye başladı.
Ana başlık ve alt gurup yapma gereği doğdu. Şimdi onları yapıyorum. Başarabilirim. Her halde toplam 20 ana başlık altında 200-300 civarı, yakası tam açılmamış bilgi, günlük yaşamlar ortaya çıkacak.
Tek bir isteğim var, bu yazılanları okuyanların da katkı da bulunmasıdır.
Tarih ve diğer bilim dalları hep gelişme içimdedir yani CANLIDIRLAR
En büyük ve en büyük örnek, şu anda böyle, başkaları da tabii ki çıkacak; Menzil hanın, orada olan posta süğücü kahvehanesi, ulu çınar ve tabii ki Dönertaş sebili. Yaklaşık 150 yıl öncesinden söz ediyorum.
Gelin sizde bildiklerinizi benim iletişim kutuma e-posta ile gönderin, her türlü yasal kullanma iznini verin, neb de kontrol ettikten sonra ad ve soyadınız ile dosyalara ekleyeyim. Hep birlikte kent belleği oluşturalım. NE  DERSİNİZ. Bizden başka bunları yapabilecek kişiler yok. En kötü ihtimal il kendim de yaparım
Bir ara 1922 yangın, sonrası ile ilgili duyduklarımı da aklıma geldikçe yazmaya çalışırım..

Osman Koçanaoğulları
İzmir

13 Eylül 2022 Salı

İzmirin pek bilinmeyen eski hanları

 İzmirin pek bilinmeyen eski hanları


UYARI= İçinde bulunduğunuz blog da (oskocana.blog.spot.com) blog sahibi Osman Koçanaoğullarının yasal telif hakları bulunmaktadır. Bu nedenle, öncelikle Telif haklarını okumanız için burayı tıklayınız........

İzmir'de yüz yıllardır, belki daha antik çağlardan beri hanlar bulunmaktadır. Antik dönemlerden beri var olan ve yolculuk için ayrıca ticaret için kullanılan yollar kenarında yapılmış olan bu  yapılar, hem de dünya üzerinde hemen tüm ülkelerde bulunmaktadır. Kendi Türk kültürümüz de ise " han " olayı " bir sosyal ve ticari gereklilik dışında bir de mimari özelliklere sahip olması ile ön plana çıkmaktadır. Bu dönemler özellikle Anadolu beylikleri, Selçuklu devleti, Büyük Selçuklu imparatorluğu, Anadolu Türk beylikleri ve Osmanlı imparatorluğu dönemlerinde kendisini göstermiştir.

1905 İzmir Goad planına  baktığımızda, günümüz Kemeraltı bölgesinde onlarca han görülmektedir. İlginç özellikleri olan hanlardır bunlar. Bir çoğu günümüze farklı isimler ile de bazen de eski adları ile ulaşabilmiştir. Yine 1905 Goad planında, 1922 büyük yangınında yok olan alanlarda da çok sayıda han vardır ama hemen tamamı günümüze ulaşamamıştır. 1905 Goad planı, Basmane, İkiçeşmelik , Kadifekale hattını göstermediği için buralarda var olan hanlar hakkında da çok fazla bilgi sahibi değiliz. Sadece 1923 Pervititch İzmir kent planında buralara at bazı kayıtlar gösterilmiştir ama yeterli değildir. 

Bu dosyaların konusu bunları anlatmak ve de tartışmak değildir. Dosyanın konusu, günümüze ulaşabilmiş ya da varlığı bilinen ama günümüze ulaşamayan hanlar ile ilgili olan ve elimizde olan bilgilerin gözden geçirilip, var olan eksikliklerin, hataların ve bilinmeyenlerin ortaya konulmasıdır. Ortaya konulanların bazılarının , şu anda resmi belgesi vardır, bazıları hakkında bilimsel yazılar vardır ama bazılarında gerçekten de hatalar vardır. Bu ana başlık altında yazılanlar bu eksik, yanlış bölümleri ortaya koymaktadır. Hatalı bulunanlar dosyalarda ele alınmıştır. Doğruluğu bilinenler hakkında hiç bir doya yazılmayacaktır. Yazılar bilimsel desteklere sahip evraklara sahip değildir ama , mantık ve Planlar eşliğinde doğru bilgilere ulaşılabilmiştir. 

Bu ana başlık adı altında bu tür hanlar yazılacaktır. Bu arada, yeni bilgi ortaya çıktığında, dosyalara eklenecektir. Yani, sistem "canlı " olarak tutulacaktır. 

Konular her zaman, gerçekçi olacak ama POPÜLER tarik olacaktır.

Bu ana başlık altında, söz ettiğim ve daha önce yazılı hale getirilmiş olan eski bilgilere yenilik yapılması gereken bilgiler eklenmiştir. Eklenmeye de devam edecektir. Belki başka kişiler d bunları yapacaklar, yapmaları gerekecek. 

Söz ettiğim bu yeni bilgiler,

1-  Gezgin notları,

2- Bireysel olarak bire bir bildiğim ve İzmir kent planlarında arayıp bulduğum hanlar (bunlar Basmahane- Basmane civarında olanlardır)

3-  İzmir kentinin çizilmiş olana eski kent planlarının gözden geçirilmesi eşliğinde tekrar gözden geçirilip, durumlarının aydınlatılmış olan hanların künyelerine yazılmıştır. Tabii ki resmi olarak değil. Birileri de ortaya çıkar ve durumu resmi hale getiriler. 

Bu ana dosya altında okuyacağınız dosyalarda işte bunları bulabileceksiniz. Hem de bugüne dek  bilmediğiniz, yanlış ya da eksik bildikleriniz ile birlikte. Yazılar, mantık, plan ana zemini üzerindedir ve doğru tespitlerdir. Arada, okuyacağınız yorumlarda doğru  analizlerin sonuçlarıdır.  Güvenebilirsiniz. 


Osman Koçanaoğulları
13 Eylül 2022
İZMİR

11 Eylül 2022 Pazar

Ege ve İzmirde de koloni kurma hayalleri. 1857

 Ege ve İzmirde  de koloni kurma hayalleri. 1857





Bu yazının kaynağı Bay Nassau William Senior dur. 

Nassau William Senior  ( 1790-1864)  kimdir ? . Kendisi çok iyi eğitim görmüş bir hukuk adamı dır. Ayni zamanda  ekonomist olarak ta bilinir ve İngiliz hükumetinine onlarca yıl danışmanlık yapmış biridir (1). Bir başka deyiş ile İngiliz devletinin adamıdır. Bay Nassau' nun yolu daha sonra Levant bölgesine düşer. Bir kitapta yayınlar. Kitap 1857-1859 tarihleri arasında gezi yaptığı Türkiye ve Yunanistana ait notları içerir. Daha sonra bu notlar 1859 yılında kitap olarak basılır. Türkiyeye ve özellikle de İzmire geldiği bu yıllarda, İzmir Levanten aileleri, yabancı konsoloslar ile de tanışır, onlar ile söyleşiler yapar. İşte bu söyleşilerini de daha sonra kitap haline getirilir ve basımı yapılır. Tabii ki kitabında yazdıklarından çok daha fazlasını, danışmanlık yaptığı İngiliz Hükumetine vermiştir. Bizler sadece bu kitapta anlattıklarından haberdarız.
Şimdi gelelim konuya. Nassau 12 Kasım günü İzmir Bornova'ya Mr. J. Whittall' un antik Yunan para koleksiyonunu görmek üzere gider. Mr Whitall bilinen bir koleksiyonerdir. Hava kararınca konu para koleksiyonundan uzaklaşır ve konuşma, Mr. J Whitall ' un Küçük Asya, İzmir, Türkler, diğer etnisiteler, Osmanlı coğrafyasının durumu, neler yapılmalı konularına döner. J Whitall çok varlıklı İngiliz kökenlidir, çok etkilidir. Yani sıradan biri değildir. 

Mr J Whitall, zamanla Türklerin moral, ruh ve  beklentilerinin azaldığını buna karşın Hristiyanların zenginlik, cesaret ve anlama yeteneklerinin arttığını bu durumun da sonuçta medeni insan ile barbarı karşı karşıya getireceğini anlatır. Her halde, burada barbarlar bizler olmalıyız. Yazıdan anlaşılan durum bu.
Devam ederler.
J Whitall, coprafyanın analizini yapmaya başlar. 
Whitall 3 adet mücadele eden etnik topluluktan söz eder. Bunlar;

1- İstanbulda patrikhaneye bağlı olan Rumlar ( söz ettiği yerel veya buralara adalardan gelmiş olan Rumlar olmalıdır. Biliyoruz ki çok sayıda adalarda yaşayan Rum İzmire yerleştirilmiştir). Whitalla göre Rumların yunan imparatorluğu dışında düşündükleri hiç bir şey yoktur. Dayanacakları ülke Rusyadır. Rusları hem esir hem barbar olarak görürler. Rumlar, Ortodoks Rusları büyük emelleri olan Yunanistan imparatorluğunu kurmak için kullanacaklarını sonra da Rusları ellerinden atma niyetinde olduklarını söyler.
2- Ermeniler. Türklerden ziyade Rumlardan çekinen sakin yaratılışlı insanlardır. Rumların Türklere göre daha baskıcı ve tahammülsüz olduklarını bilirler. Seçme hakları olsa Türk kuralları yerine batılıların kurallarını ve özellikle de Rusların kurallarına tabi olmayı isterler.
3- Hristiyanlar yani Levantenler.

Ön Asyada ve büyük olasılıkla tüm Osmanlı Levant bölgesinde Fransızlar, İngilizler ve Ruslar olmak üzere 3 devlet etkilidir. 
1- Ruslar yerel Rumlar tarafından,
2- İngilizler ticaret ve zirraat sahipleri tarafından,
3- Fransızlar Latinler tarafından desteklenirler. 

J Whitall, Türklerin d kendisi gibi İngilizleri destekleyeceklerinden, Fransızları kabalıkları ve küstahlıkları  nedeni ile Türkler tarafından desteklemeyeceklerinden, Ruslardan da artık çekinmediklerinden çok emindir. Kırım savaşı bu durumun her halde  nedeni olmelıdır.  Ayrıca J Whitall, binlerce "başı bozuğun " finansını kendilerinin sağladığını söylemektedir. Yani ellerinde bir de maaşlı asker kaçakları vardır.

Bay J Whitall  Hattı hümayunların  zorlanmasını, kıyı Egede batılıların araziler satın almasını böylelikle de buralarda koloniler kurulması gerektiğini söyler. Bu işi de sadece koloni kurma deneyimi olan İngiliz ve Almanların yapabileceğini anlattığı gibi, Küçük Asya topraklarının Amerikadan daha da iyi olduğunu ve bu arazi satın alımının çok da ucuza geleceğini anlatır. belirtir. 
Sonra yapılması gerekenin tren yolları olduğunu anlatır. Parayı biz verip bu yolları biz İngilizler yapacaksak, biz işletmeliyiz. Böylelikle mallar limana çok ucuza nakil edilir diyor. Böylelikle bu küçük Avrupalı topluluklar koloni haline gelir diyor.
Türklere, tüm bu masrafları biz yaptık, vergileri ödedik, katkıları ödedik, öyleyse  bizler de kendi bölge otoritemizi kuracağız, ayrı mahkemelerimiz olacak, ayrı polis teşkilatımız olacak , yollarımız ayrı olacak (paralı yol) ve kendimize ait vergi sistemi kuracağımızı söylemeliyiz. diyor. Rusların Rumların ve Fransızların bu tren yollarını İngiltereye yaptırtmamak için her türlü kirli oyunu oynayabileceklerini de söyler. Bu engellemenin en etkili yolunun çok iyi yetişmiş , Osmanlı üzerinde etkili olabilecek konsoloslar yolu ile olacağını da belirtir.

Buraya kadar olan bölüm, kitaptan alınma. 
sonra ne olur.
Kitapta sonrası yok. Ortada bizim bildiklerimiz ve tarihi süreç var.
Osmanlı savaşır, can kaybeder, toprak kaybeder. Balkan savaşları olur, göçler başlar. Yeteneksiz yöneticiler " acaba " diyerek Almanların peşinden 1. Dünya savaşına irer.
Yerel Rumlar ve Yunanistanda oturan Yunanlılar acaba o sıralar ne yapıyorlar. Bilmiyoruz. Ama her halde hala Rusların peşindedirler.
Bu sırada Bolşevik ihtilali 1917 de patlar. Artık Eski Çarlık Rusyası yoktur. Rumlara Rusyadan bir yardım gelemez. Geriye savaşın galipleri Fransa , İngiltere ve İtalya kalmıştır. Fransa ve İtalya bu yunan imparatorluğu hayalinin peşine takılmazlar. Ne askeri ne de ekonomik güçleri vardır. iyi de ortada olan Rum-yunanlılar ne olacaktır. Blki de Ermeniler ne olacaktır. Sonuç, Yunanlılar İngilizler yaslanır, İngilizlere de bunları kullanılır.
Günümüzde de Yunanistan Fransanın ve Amerikanın Taşeronu olma yolunda. Akıllanmamışlar. Belli





Kaynak