29 Eylül 2019 Pazar

Salih ya Sali dede - İZMİR

Salih ya Sali dede - İZMİR



Telif hakları vardırCOPYRIGHT dosyasını okuyunuz.......


Her şehirde olduğu gibi, İzmir kadim semtlerinin de yatırları vardır. Salih dede ( ya da Sali dede) türbesi, İzmir'de çok sayıda olan dini mekanlardan sadece birisidir.
Salih dede kimdir, nedir bilmiyoruz. Gerçekten böyle biri yaşadı mı onu da bilmiyoruz. Bildiğimiz, Salih Dede'nin ulu bir kişi olduğuna olan inanç ve buraya dua etmeye gelindiği , mum yakılıp isteklerde bulunulduğudur. Yakılan mumlardan, duvarları is içindedir. Kişiler, istekte bulunup, küçük taş parçasını duvarda bulunan mum artıklarına yapıştırırlar. Eğer taş orada, yerinde kalır ise, isteklerinin olacağına inanılır. Bu bir ritüeldir.
Salih Dede'nin kabri, Kocakapı da, günümüzde var olmayan, yerine Vali Kazım paşa ilköğretim okulunun yapıldığı mezarlıkta bulunmakta idi. Okul yapımı için, mezarlık kaldırılmaya başlanınca, Salih Dede olarak bildiğimiz kişinin mezarı da su kemerlerinin bulunduğu yere taşınmış. Taşındığı yer de ilginç. Burası, su kemerinin o yıllarda henüz kapatılmamış olan gözü. Aşağıda bulunan fotoğraf ve krokiye bakınız).  Bu su kemeri ile bilgileri
http://okocana.blogspot.com/2019/09/kocakap-karakap-izmir-kale-kaps-m-yoksa.html  dosyasında.
Mezarlık ile ilgili bilgileri de   http://okocana.blogspot.com/2019/09/izmir-in-kaybolan-mezarlklar-1.html   dosyasında yazdım.



Bu fotoğrafın krokisi:



Şimdi güncel fotoğraflara bakalım.











25 Eylül 2019 Çarşamba

Kocakapı (Karakapı). İZMİR. Kale kapısı mı, yoksa su kemeri mi ?

Kocakapı (Karakapı). İZMİR. Kale kapısı mı, yoksa su kemeri mi ?


Telif hakları vardırCOPYRIGHT dosyasını okuyunuz.......



Bu konu yıllardır tartışılır. Aslında tartışılacak bir konu değil ama, yine de bazı kaynaklarda burası kale duvarı (sur) olarak geçmekte. Burası bir su kemeri. 13 yüz yıl eseri. Belirli bir adı yok.
Bu bölgenin çok eski yerleşikleri, burasının bir kale kapısı olduğunu, nesilden nesile aktarmışlardır.
Bu yapı, günümüzde nerede bulunuyor ?



Burası eğimli bir alandır





Önce burasının ne olduğunu bir bakalım. Kocaman bir açıklık var. Eski ve güncel fotoğraflarda da görüyoruz. Burası, günümüzde değil ama daha eski dönemlerde, şehir giriş-çıkış noktalarından bir tanesi.  Çıkıştan sonra olan bölge, Müslüman mezarlığı. Şimdi yerinde Vali Kazım paşa okulu var. (Yukarıda bulunan kroki) Artık mezarlık yok. 















Buraya, İzmir ihtiyacı için gerekli su nereden geliyor idi ?.
Aşağıda bulunan 1836-1837 tarihli İzmir şehir planında (Thomas-Graves ) su kanalı ve su kemerlerinin olduğu yer görülmektedir.
Aşağıda şehir planı üzerinde gösterilen su sistemi. Vezir Fazıl Ahmet paşa tarafından 1674 yılında yaptırıldığı bilinmektedir.  




Aşağıda bulunan kroki, bu bölgenin güncel durumunu göstermektedir






Aşağıda bulunan 1834 tarihli Copeland haritasına bir bakalım. Kızılçullu kaynaklarından çıkan su, iki yol izliyor.
1- Birinci yol= Antik dönemden günümüze ulaşan su kemerleri yolu ile kadifekale tarafına geçiyor. 
2- İkinci yol= Kızılçullu'dan gelen su, Yeşilderenin doğu kısmından ilerliyor. Vezir köprüsü üzerinden Kadifekale tarafına geçiyor.
Bu her iki yol daha sonra, Kocakapıya gelmeden önce birleşip, buradan itibaren başlayan su kemri ile aşağıya iniyor. Bu su kemeri, yaklaşık olarak 5-100 metre arası olmalı. Bu su kemerinin bitiminde de ya su depoları ya da akan çeşmeler olmalı. Bu son nokta günümüz, İzmir Kapılar semtidir.
Şehrin kuzeydoğu bölgesine Kızılçullu'dan gelen bu sular, kanalın solundan çıkma yapılan künklerle mahallelerdeki çeşmelere de dağılıyor.
Basmane bölgesinde gördüğümüz birçok çeşmenin önemli bölümü suyu buradan akıtılarak alıyor.
Kırmızı daire; Kocakapının içinde bulunan su kemeri.





Her iki suyun birleşme noktası  muhtemelen aşağıda bulunan fotoğraflarda kırmızı renkli daire içine alınan yerlerdir. Kemerlerin bitim noktası da Kocakapının yaklaşık 50 metre kadar aşağısıdır. Kocakapının üst ve altında olan su kemeri kalıntıları günümüze erişmemiştir.






Burası bir su kemeri olduğundan bir çok açıklığı (göz)  var.  1,2,3,4 gibi. İnsanlar, günümüz Kocakapı dediğimiz bölgeden şehre giriş-çıkış yapıyorlar, ayrıca diğer gözler de Kocakapı'nın alt tarafında bulunan evlerine giriş-çıkış için bir kapı olarak kullanıyorlar idi. Bu neden ile buraya, çok sayıda kapı var diyerek  " Kapılar " adı verilmiş olabilir.



 

1735 - 1739 yıllarında, Balıkesir'de bir isyan hareketi başlar. Sarıbeyoğlu Mustafa isyanıdır bu. Bu isyan nedeni ile, Karakapı' da surlar inşa edilir. (1)

1735-1739 tarihlerinde olan isyanda muhtemelen bu gözler kapatılmış, kale duvarı haline gelmiş. bir tanesi açık bırakılmış ve oraya da kapı yapılmış. Bu neden ile muhtemelen kale duvarı görünümü almıştır. Kocakapı' ya da kale kapısı yerleştirilmiş, halkımız da burayı bu neden ile Kale duvarı (sur) olarak tanımlamıştır. 
Kemerin gözlerinin kapatıldığını bir fotoğrafın bir bölümünde izlemek mümkündür.



Peki, su kemerinin yapısı nasıl idi ?
Elimizde sadece bir fotoğraf üzerinden bir şeyler bulmak mümkün. Görünen taraf, su kemerinin üst kısmı yani Kocakapının üst kısmı. Aşağıda bu durumu gösteren bir açıklamalı fotoğraf bulunmaktadır.



Yine bugün su kemeri  üzerinde yerleşik olan Salih ( ya da Sali dede)dede türbesinin de burada değil, Müslüman mezarlığı içinde olduğunu biliyoruz. Dr. Metin Özer' in aktardığına göre, okul yapımı nedeni ile, mezarlık ortadan kaldırılırken, Salih dedenin mezarı da, günümüzde olan yere taşınmış. (2). Aşağıda bulunan fotoğraf, derginin sayfalarıdır.








KAYNAKLAR


1-İslam ansiklopedisi.   https://islamansiklopedisi.org.tr/izmir

25 Eylül 2019



24 Eylül 2019 Salı

İzmir- Tulumbacılar

İzmir- Tulumbacılar


Telif hakları vardır. Telif hakları (COPYRIGHT) dosyasını okuyunuz 


İzmir yangın tarihi
1900 ve öncelerinde İzmir' de bulunan binaların, ibadethane-han gibi kagir yapılar dışında ahşap olduğunu biliyoruz. Evlerin çok bitişik nizamda oldukları, sokakların ve caddelerinin dar olduğu bir yerleşim yeridir İzmir. Bu nedenler  ile İzmir sık olarak yangınlara maruz kalmıştır. Aşağıda olan bilgiler İslam Ansiklopedisi, İzmir bölümünden alınmıştır (2)
1- 7 Nisan 1738: Fazla tahribat yapmamıştır.
2-  27 Ocak 1741: Fazla tahribat yapmamıştır.
3-  3 Temmuz 1742: Yangın Yahudi mahallesinden başlamış, sonra Türk mahallelerine atlamış ve 48 saat sürmüş, şehrin 2/3 ü yok olmuştur.
4-  Mart 1752.: Fazla tahribat yok.
5-  Ağustos 1761: Fazla tahribat yok.
6-  6 Ağustos 1763. Bütün Frenk bölgesi yanmış. Bunun üzerine, Batılılar, sokakların genişletilmesini, fıçıcı esnafının ve meyhanelerin şehir dışına taşınmalarını istemişler.
7-  1773  yangını günümüz Agora harabelerinin olduğu yerin üst kısımlarında ( agoranın Kadifekale tarafı) görülmüş, orada bulunan ibadethane, Türk, Rum ve Yahudiler ait evleri yakıp yok etmiştir. 500 civarında bina yok olmuştur. 
8- 1795 yılı: Fazla tahribat yok.
9- 1797 yılı: Fazla tahribat yok.
10- 1817 yangını. 1500 ev yanmış.
11- 19 Eylül 1825: 2000 ev yanmış.
12-  3 Haziran 1834: Kasap Hızır mahallesinde başlamış. 6 saat sürmüş.
13-  1840 yılında arka arkaya yangınlar görülmüş ancak büyük tahribat olmamış.
14-  30 Temmuz 1841: 7 saat sürmüş olan büyük bir yangın. Yahudi mahallesinden başlamış, Türk mahallelerine atlamış. 4907 ev, 2407 dükkan, 14 han, 12 cami, 30 mescit, 14 medrese, 14 okul, 8 hamam, 7 havra kül olmuş.
15-  3 temmuz 1845: İmamoğlu handa başlamış. Ermeni mahalleleri tamamen , Frenk bölgesi kısmen yanmış.
16-  28 Eylül 1852: Şadırvan caddesinde başlamış. 560 dükkan, 1 mescit, 1 medrese, 1 hamam, 50 yahudi odası (kortejo odası ?), 1 okul, 50 sebil yok olmuş.
17-  23 Aralık 1857: Kestanepazarı yangını. 24 dükkan , 1 okul yanmış.
18-  7-8 Ağustos 1864: Türk mahalleleri tahrip olmuş.19 18-19 Temmuz  1882: Türk ve Yahudi mahallelerinde görülmüş. 2000 ev yok olmuş.

İzmir' de XIX yüz yılın son çeyreğinde, yabancı sigorta şirketleri tarafından , zamanına göre  modern itfaiyenin kurulduğunu biliyoruz (1880). Yangın kulesi, 1897 yılında (halen var) yapılmıştır. Yangın olduğunda da top atışı ile yangın ihbarı verilir idi.
Bu oluşumlardan daha önceleri de İzmir' de yangın söndürmeye giden tulumbacılar vardı. Tulumbacılar, semtin gözü pek gençleri tarafından oluşturulan yerel yangın söndürme ekipleridir. Bu ekipler, devletten bir maaş almazlar, yangın söndürüldükten sonra, evi yanan kişi ya da kişilerden bahşiş alırlardı.(1). Bu tür bir örgütlenme Kubilay mahallesi civarında mahallenin gözü pek gençlerinin oluşturduğu tulumbacılar ekibi reis Ali Bey tarafından kurulmuş olduğu bilinmektedir. (Ali Bey İzmir Tulumbacı Reisi 1911 – 1924 ). Belki de  bu bölgeye Ali Reis adı bu neden ile verildi.

Aşağıda yazılı olanlar 1912 tarihli Bon İzmir şehir planından derlenmiştir. İlgilendiğim bölge, Cumhuriyet öncesi Türk-Yahudi ve kısmen de Türk bölgesine komşu Rum sokakları oldu. , Sınırım, günümüz Fevzi paşa bulvarının Basmane den başlayıp gümrükte sonlanan, şehrin güney bölümü oldu. Fevzi paşa bulvarının kuzey tarafı Frank-Rum-Ermeni bölgesi oldu.
Yangın söndürme ekiplerinin yani tulumbacıların, tulumbalarını acaba nereden dolduruyorlardı ?. Ya bir çeşme, ya bir sarnıçtan su alıyor olmalı idi. Bunun üzerine eski tarihli şehir planlarına baktım. Bunun nedeni, 1900 yıllarında yapılan şehir planlarının, sigorta şirketleri tarafından yaptırılmaları idi.  Çıkış noktam budur. 

 Saptayabildiklerim;
1-, Halkımızın Rum kız okulu olarak bilinen yapının (günümüzde olmayan küçük Aya yani kilise bitişiğinde) üst sokağının Günümüz Eşref paşa caddesine ( Halk tarafından İkiçeşmelik caddesi olarak tanımlanmaktadır) açıldığı noktada bir adet su doldurma yeri var.
2-  Günümüz Altınpark eczanesi civarında (Altınparka bitişik- 967 sokak başlangıcı)  bir adet.
3-  Dönertaş sebilinin olduğu yerde bir adet.
4- Emir sultan türbesinin  doğusunda bir adet. (967 sokak üzerinde)
5-  Konakta, Devlet hastanesinin arka tarafında bir adet.
6-  Günümüz Fevzi paşa bulvarı üzerinde, Çankaya yakınlarında bir adet.
7-  Günümüz Kubilay mahallesinde 1 adet.
8- Cezayir iş hanının güney-doğusunda bir adet.

KAYNAKLAR

1-  İtfaiye tarihi. https://itfaiye.izmir.bel.tr/(X(1)S(lt43humszajjqefw4ixnf0gd))/tr/tarihce/2/9?AspxAutoDetectCookieSupport=1
2-  İslam ansiklopedisi, İzmir bölümü
 https://islamansiklopedisi.org.tr/izmir
3-  Abdülkadir Hazman ., Yangın VAR. EGENİN SESİ- İZMİRİN KAVAKLARI .121  06/04/2014 10:57


Osman Koçanaoğulları

25 Eylül 2019


14 Eylül 2019 Cumartesi

Atlı Tramvaylar - İzmir

Atlı Tramvaylar - İzmir


İzmir'de ilk tramvay 1 Nisan 1880'de, Alsancak garı ile pasaport iskelesi arasında yük taşımak için yapıldı. Bu hat geceleri, yeni yapılan Alsancak limanı ile Alsancak garı arasında yük taşırken, gündüzleri de Alsancak garı ve liman arasında yolcu taşımasında kullanıldı.
 Bu hat,  1901 yılında yeni inşa edilen Konak meydanına (Atatürk meydanı) 'na kadar uzatıldı. 
Atlı tramvaylar , teknolojinin de gelişmesine bağlı olarak, yerini 31 Ekim 1928 de Elektrikli tramvaya bıraktı. Bu arada kentin toplu taşıma gereksinimi de giderek artıyordu ve 19312 yılında otobüs seferleri de kent içi ulaşımda kullanılmaya başlandı. Yani 1932 yılında İzmir kent içi ulaşımda heme elektrikli tramvay hem de otobüsler birlikte çalışıyorlardı. 
Elektrikli tramvayların daha yavaş olması nedeni ile İzmir belediye meclisi elektrikli tramvayların kaldırılması kararını, 2 senelik geçiş süresi olmak üzere 1952 yılında aldı. 7 haziran 1954 tarihinden itibaren de tamamen kullanımdan kalktı.






























Kaynak



Osman Koçanaoğulları