14 Eylül 2022 Çarşamba

dosyaların özellikleri

 Blog içinde olan dosyaların özellikleri


UYARI= İçinde bulunduğunuz blog üzerinde  (oskocana.blog.spot.com) blog sahibi Osman Koçanaoğullarının yasal telif hakları bulunmaktadır. Bu nedenle, öncelikle Telif haklarını okumanız için burayı tıklayınız........



Macera nasıl başladı, gelişti ve nasıl bir yol ayırımına geldim. 
Önce, İzmir tarihi ve İzmir kent belleğinde bazı şeylerin yanlış yazıldığını, bilgisizliği fark ettim. Konu 1999 yılında büyük oğlumun okul ödevi olan  ve Halit Ziya Uşaklıgilin yazdığı " İzmir hikayeleri., Şeyh Bedreddin ve kardeşi Şeyh Şemseddin'in " hikayesini okumam ile başladı. Anlatılanlar benim hayat hikayemin bir parçası idi. WEB üzerinden de araştırdığımda bir çok yanlış bilginin olduğunu gördüm, açıkçası " birileri beni bana yalan yanlış anlatıyordu ". Arkası geldi. 
Bunun üzerine önce o çevrede var olan ama bilinmeyenleri yazmaya başladım. Web sitem de yazdım. Epey geri dönüş oldu, sonuçta doğruları da bulduk. Sonra işi büyüttüm. Gezginleri okudum (16,17, 18, 18 yüzyıla ait kaynaklar bunlar), okudukça bilgim arttı, kent planlarına bakmaya başladım. Sonuçta, İzmir in o yıllarını hiç bilmediğimizi de fark ettim.
Öyle şeyler yazmalıydım ki, daha önceleri yazılanların kopyası olmamalı, yeni bir şeyler söylemeli ve okuyan kişiler de  yılardır da sanki orada yaşamış gibi olsunlar dedim. Araştırınca bunun " popüler tarih yazıları " olduğunu öğrendim. Ancak, bunları yazarken doğru bilgiden hiç ama hiç uzaklaşmadım. Kanıt bulamadığım durumlarda da " yazdıklarım, benim mantık süzgecimden geçirilmiş olanlaradır, matematik açıdan da doğrudur notunu " düştüm. Ara sıra çizimler yaptım, ya kent planı olarak ya da bir den fazla yabancı gezginin kitaplarını kaynak olarak gösterdim. Osmanlıca bilgim olmadığı için, bizden belgeleri ekleyemedim. Ama, verdiğim bilgilere kesinlikle güvenebilirsiniz.. Çok sıkı bir matematik denetimden geçmişlerdir.
Yazmaya başladım. Önce bir handan söz ettim. Blog sayfamda yadım ama hanın adı belli değildi. Yine de bildiklerimi, fotoğraflar eşliğinde yazdım. Okumaya devam edip araştırmalar genişleyince, söz ettiğim bu hanın adı da ortaya çıktı. İşte o anada, o hanın isminin o olduğunu çocukluğumda ad bildiğimi fark ettim. Sonra okumalarımda bulduğum kaynağı da yazıya ekledim. Blog sayfam CANLI idi.

Buna benzer bir çok şeyin farkına vardım. O yılların günlük yaşamını , hayatını yazmaya başladım. Canlı blog yazıları olarak.  Karşıma, o dönemlerin insanları çıktı. Hem de önemli insanları, olayları, isyanları çoktı. Onları yazmaya başladım. Halen yazıyorum. Bu olaylar, insanlar  hakkında hem bizim hem de yabancıların resmi raporlarını okudum, okudukça çıkan sonuçları o dosyalara eklemeye başladım. Blog sayfaları gerçekten canlı idi. 
Giderek dosyalar büyümeye başladı.
Ana başlık ve alt gurup yapma gereği doğdu. Şimdi onları yapıyorum. Başarabilirim. Her halde toplam 20 ana başlık altında 200-300 civarı, yakası tam açılmamış bilgi, günlük yaşamlar ortaya çıkacak.
Tek bir isteğim var, bu yazılanları okuyanların da katkı da bulunmasıdır.
Tarih ve diğer bilim dalları hep gelişme içimdedir yani CANLIDIRLAR
En büyük ve en büyük örnek, şu anda böyle, başkaları da tabii ki çıkacak; Menzil hanın, orada olan posta süğücü kahvehanesi, ulu çınar ve tabii ki Dönertaş sebili. Yaklaşık 150 yıl öncesinden söz ediyorum.
Gelin sizde bildiklerinizi benim iletişim kutuma e-posta ile gönderin, her türlü yasal kullanma iznini verin, neb de kontrol ettikten sonra ad ve soyadınız ile dosyalara ekleyeyim. Hep birlikte kent belleği oluşturalım. NE  DERSİNİZ. Bizden başka bunları yapabilecek kişiler yok. En kötü ihtimal il kendim de yaparım
Bir ara 1922 yangın, sonrası ile ilgili duyduklarımı da aklıma geldikçe yazmaya çalışırım..

Osman Koçanaoğulları
İzmir