12 Ağustos 2018 Pazar

Murat Hüdavendigar türbesi - Kosova

Murat Hüdavendigar türbesi - Kosova


© Copyright  Copyright dosyasını okumak  için burayı tıklayınız



Burası, Kosva meydan savaşında şehit olan Osmanlı padişahı, 1. Muratın defnedildiği yer. Burası Cemşid-i- hüdavendigar olarak biliniyor. Mihmandarımız yerini tam olarak bilmiyordu.Ararken de hep Osmanlı Sultanı'nın mezarı olarak aradığı için bulamadık. Sonra, bir Kosovalı kişiye sorduk. Kendisi  oranın adının Cemşid-i- hüdavendigar olduğunu söyledi ve yolu tarif etti. Kolayca bulduk.
Anlatacaklarım tarihi bilgiler değil. Bu tür kaynaklara ulaşmak çok olay. Ben, oğlum ve benim anılarımı anlatacağım.
Çok bakımlı ve temiz.( Resim 1 ve 2 ),  Türkiye Cumhuriyetinin katkıları ile bu durumda. Etrafta bizden başka hiç kimse yoktu. Orta yaşın üzerinde bir bayan  bakıcısı (türbedar) var, bizim ile ilk o ilgilendi. Kendisi Orta Asya kökenli, nesillerdir buranın bakımını üstlenen bir ailenin ferdi. Biraz aksanlı ama gayet güzl Türkçe konuşuyor. Tanıştık. Bize türbeyi açtı, fotoğraf çekebileceğimizi söyledi (Resim 4 )  Bazı bilgiler verdi. Biraz aksanlı ama gayet temiz bir Türkçesi var. Bize, bahçedeki mezarların (Resim 3) kimlere ait olduğunu ( kendi sülalesi imiş ), Sultan V. Mehmet tarafından yapılan mermer çeşmeyi, ve asırlık ağacını gösterdi ve bilgiler verdi (Resim 5 ). Asırlık ağacın gövdesinde bir bölüm içten çürümüş, bu bölge katkı maddeleri ile korumaya alınmış. Ayrıca bir destek ile sağlamlaştırılmış. Daha fazla bilgisinin olmadığını, müze rehberinin o anda orada olmadığını söyledi. Hem o hem biz üzüldük. Ayrılmaya karar verdik ki, Türkiye'den otobüs ile bir turist kafilesi, beraberlerinde Kosovalı  üniversite öğrencisi olan bir Türk rehber geldi. Mutlu olduk. Kafile ile beraber müze bölümüne girdik. Gelen gurubun bir kısmı buraya gelmedi. Çok yazık. Şimdi, orada öğrendiklerimizi yazacağım.
Önce bize, Sultan 1. Murat'ın savaş öncesi duasını gösterdi. Türkçe ile yazılı idi. Orjinalinin nerede olduğunun bilinmediğini iletti. Bu yeni Türkçe ile yazılı dua, asırlardır, önceleri eski Türkçe sonraları da yeni Türkçe ile yazılmış şekilde yineleniyormuş.
Duvarda, Sultan V. Mehmet'in Ziyareti sırasında çekilmiş fotoğraflar gösterip, bu resimdeki kişilere çok dikkatli balın ve aklınızda tutmaya çalışın dedi. Toplam olarak galiba 3 resim idi. Resimlerin ortak noktası, sultanın önünde el pençe, divan duran o bölge halklarının liderleri idi. Sultana saygı ve teşekkürlerini sunuyorlardı. Daha sonra bir başka fotoğraf bölümüne geçtik. Resimlere bakmamızı istedi. Sultana geldiğinde bağlılıklarını gösterenlerin aslında nasıl hain olduklarını, devlete isyan bayrağı açtıklarını gösteren resimlerdi. Bir kısmı idam sehpasında idi. Bu genç " Biz hala, kimin dost, kimin düşman olduğunu hala anlayamıyoruz " diye devam etti. Bize göre çok doğru bir saptama idi. Bu açıklamalar bittiğinde, genç adama yaklaşıp " delikanlı sana göre neden böyle olmuş" diye soru sordum. Cevap çok net ve bir o kadar da en azından bana ve oğluma göre doğru idi " Ya devlet başa, Ya kuzgun leşe ". Bu gezinin bizde bıraktığı en önemli iz bu idi.
Dışarı çıktık. Arabamıza doğru ilerledik. Arabanın etrafında bir sürü küçük çocuk vardı. Türkçe olarak, bizden para istediler. Biz, içeride anlatılanların ve gördüklerimizin etkisi ile üzüldük. Çocuklara " siz nasıl Türksünüz, dilenmeye utanmıyor musunuz " dedim. Çocuklardan bir tanesi, "biz Türk değiliz, Arnavut' uz " dedi. İnanmayıp, Türk olmasanız bu güzel Türkçe konuşmayı nasıl öğrenebilirsiniz ki dedim. Cevap olarak, hep bir ağızdan, Türkçeyi, Türk  televizyon dizilerini izleyerek öğrendiklerini söylediler. İnanın hayretler içinde kaldık. Gezinin bu bölümünün ikinci öğretisi, farklı kültür istilasının çocuklarda ne kadar etkili olduğu idi.















Öneri, katkı ve eleştirileriniz için
Osman Koçanaoğulları - İZMİR