Yukarıda ki resim İzmir radyosunun eski bir fotoğrafı.
İzmir radyosu
yayın hayatına 1950 yılında İzmir belediyesine bağlı olarak yan tarafta bulunan çizimler, o bölgenin bugün ve o yıllardaki görünümünü
anlatabilmek için çizilmiştir.
(A)
Bu bölgenin zamanımızda ki halini göstermektedir. Burası neresi ?.
Basmane fuar kapısından girip, 26 ağustos kapısına doğru giden
yolun (gri çizgi) hemen Basmane kapısının sağ tarafında bulunan
alan. Zamanımızda her taraf bina.
(B)
Bu bölgenin eski halini göstermektedir. Yukarıdaki resim o tarihler döneminden.
Bu bina şimdi yok, bulunduğu alan bile yok. Her taraf beton yığını. Zeki Müren' in her fuar sezonu sahne aldığı Manolya sahnesinin önünden geçen bir yola girersiniz. Bu yol Lunaparka açılırdı (zamanımızda Luna park var mı veya ne kadarı var, son zamanlarda geçmediğim için bilmiyorum) . Bu yolun orta bölümünde ve Manolya sahnesi ile ayni tarfta, ağaçlar içerisinde bir bina bulunurdu. Bu bina İzmir Radyoevi idi. Burası, uzun yıllar kullanıldı, daha sonra TRT oluşumunu takiben kaskatlı havuzun karşısında, büyük göle bakan tarafta ve ingiliz Pavyonu bitişiğinde bulunan yere taşındı. Her halde 1963 veya 1964 yılı idi.
Bu bina şimdi yok, bulunduğu alan bile yok. Her taraf beton yığını. Zeki Müren' in her fuar sezonu sahne aldığı Manolya sahnesinin önünden geçen bir yola girersiniz. Bu yol Lunaparka açılırdı (zamanımızda Luna park var mı veya ne kadarı var, son zamanlarda geçmediğim için bilmiyorum) . Bu yolun orta bölümünde ve Manolya sahnesi ile ayni tarfta, ağaçlar içerisinde bir bina bulunurdu. Bu bina İzmir Radyoevi idi. Burası, uzun yıllar kullanıldı, daha sonra TRT oluşumunu takiben kaskatlı havuzun karşısında, büyük göle bakan tarafta ve ingiliz Pavyonu bitişiğinde bulunan yere taşındı. Her halde 1963 veya 1964 yılı idi.
Binanın
dışı ağaç kaplamalı idi ve 2 katlı idi. Şimdi yok,
yeşillikler olan alan da yok. Yazık oldu. En son kaç yılına kadar orada
duruyor idi bilmiyorum ama yok. Yol, 1993-94 yıllarına kadar
vardı. En son o tarihlerde oradan geçmiştim.
Benim anıma gelince. He halde 5 yaşlarında idim. Ortanca ağabeyim beni oaraya götürmüştü. Bir
Bayram ya da hafta sonu tatili olmalı. Program bir çocuk radyo
saatiymiş. Bunu da ne anlama ifade ettiğini daha sonraları öğrenmiştim.
Bizim gibi çok sayıda öğrenci vardı.
Hatıraladığım, en küçükleri bendim. Uzun boylu bir çocuk olmam nedeni
ile her halde beni içeri aldılar.
İçeriye girdik, yanılmıyor ise üst kata çıktık. Bizleri bir odaya
aldılar. Hatırladıklarım, loş bir oda, kapının üstünde kırmızı renkli
yanan bir lamba, oturduğumuz yerin karşısında içeridekileri
görebildiğim bir cam pencere, hemen onun önünde yukarıdan sallanan mikrofon
( bir kaç sene sonra ne işe yaradığını anlamıştım) vardı. Bir de camın
arkasında, daha sonra kulaklık olduğunu öğrendiğim bir cihazla dolaşan
bir adam. Biz oturduktan sonra, bir bayan geldi, sessiz olmamız
gerektiğini söyledi. Sonra 3- 4 çocuk sallanan o mikrofonun önüne
geldiler, ellerinde ki kağıtlardan bir şeyler okuyorlar, ve sessiz
olmamız için bizi uyaran bayan da elindeki bir kağıda bakıp, bu
konuşmaları takip ediyordu. Her halde bir radyo oyunu
seslendiriyorlardı. Bilmiyorum. Çok küçüktüm. Biz en önde ve oyunu
seslendiren çocukların hemen 1-2 metre gerisinde idi. Seslendirmenin
bir bölümünde, çocuklardan birinin her halde öksürmesi gerekiyordu ama çocuk yapamıyordu. İşte tam bu anda bir kaç
kez öksürdüm. Bayan önce bir baktı sonra gülümsedi, konuşmalar devam
etti. Normal bir ara verildi. Kırmızı lambayı o zaman far ettim.
Kulaklıklı adam içeri girdi, beni ve ağabeyimi aşağı kadar indirdi ve bizi
binadan dışarı çıkardılar.Eve dönerken ağabeyim de söylendi durdu. İlk
ve son sahne sanatları gösterim de böylece sonlandı.
14 Mart 2017
Osman
Koçanaoğulları - İZMİR