10 Eylül 2022 Cumartesi

Yayınlanmamış veriler ya da UNPUBLISHED DATA

 Yayınlanmamış veriler ya da UNPUBLISHED DATA


Yayınlanmamış ya da basımı yapılmamış veriler (DATA). İngilizcesi "UNPUBLISHED DATA ". İngilizce terim olarak, tüm dünya dillerinde kullanılmakta.

Ne menem şeydir, biraz lügat parçalayalım.

Konusu ne olursa olsun, bilimsel veriler bir havuzda toplanır, daha önce benzer olanlar ile karşılaştırılır, tartışılır ve sonuçta ortaya bir yazı çıkar. İşte bilimsel yazılar genel olarak böyle hazırlanır. Sonuçta, ortaya çıkan yazı ya da raporun son bölümünde, yazı ya da raporda kullanılan ve başkalarının yayınladığı ya da yayınlamadığı ( yayınlanmamış olanlar unpublished data olarak kayıt altına alınmış ve gösterilmiştir ). Olayın ana şekli budur. Tüm araştırmacılar bu yolu izler, araştırma yapmak için de başka yol pek yoktur.

Yıl 1978 olmalı. Çok önemli bir klimikte, dönemin çok önemli birisi 7-8 kişiye bir beyin cerrahisi konusu hakkında bir şeyler anlattı. Ufkum da genişledi. Notlar da aldım. Toplantı bitti, yanına gidip, anlattıklarını derli toplu olarak nerede bulabileceğimi sordum. " "Bulamazsınız "bunlar "UNPUBLISHED DATA " lardır dedi. Yani yayınlanmamış. Yani, kendi tecrübeleri. Anlattıkları klinik gözlemleri, tecrübeleri idi. Bize bu kadar zor bulunabilecek kendi dağarcığını açmıştı. O klinikte olan dünyaca bilinen kişilerin de bunları yaptığını gördüm. Bunlar, resmi bir bilim toplantısı da değildi, ama o bilimsel toplantılardan çok daha değerliydi. Bir öğretim üyesi ortopedist ağabeyim, ABD de ameliyat sonrası, cerrahların başlarına gelen komplikasyonları da böyle küçük toplantılarda konuştuklarını ve çok eğitici olduğunu anlatmıştı.Düşündüm de kendi kliniğimde ya da kendi ülkemde neden böyle bir yol izlenmez. Bizden büyüklere de anlatılmamış olmalı, onlarda bize ancak biz sorarsak anlatırlardı. Halbuki, tıp ya da diğer mesleklerde o kadar çok bilgi birikimi var ki. Kullanamıyoruz, ya da etkili kullanamıyoruz. Sıkıntımız burada. O kadar bilgi birikimi heba olup gidiyor. TECRÜBE denilen şey de kaybolup gidiyor. Halbuki, tecrübelerimizi, bildiklerimizi bir sonraki nesillere aktarmaya o kadar çok ihtiyaç var ki. Burada bir not aktarayım. Daha doğrusu bir bilgi kırıntısı. Bir hasta nedeni ile bir kardeşimiz le konuşuyoruz. Aklıma nereden geldi ise, geldi ve genç arkadaşıma söyledim. söyledim. Bana da, benim sormam nedeni ile hocam söylemişti. Hem de tekniğin ve tetkiklerin çok yetersiz olduğu, klinik tecrübelerin çok önde olduğu o dönemlerde söylemişti. Gerçi artık o tetkikler hemen hiç yok ama, klinik açısından hala çok önemlidir. Övünmek gibi olmasın ama, yorumunu da ben yapmıştım hem de UNPUBLISHED DATA olarak. Genç arkadaşım olur mu abi dedi. Olmaz demeyelim, OLUR dedim.


Osman Koçanaoğulları
11 Eylül 2022
İZMİR