30 Temmuz 2018 Pazartesi

Alman Kulesi - Tepecik höyüğü - İZMİR

Alman Kulesi - Tepecik höyüğü


Burada anlatılan  konunun merkezi  olan Tepecik, bir yükselti yani bir tepedir. Tepenin küçük olduğunu belitmek için sonuna cik eki getirilmiştir.  Bu adlandırma o bölgesinin zaman içinde semtin adı olur. Sonra, Tepecik adı sevilmez, istenmez ve de yerine Yenişehir adının uygulanmasına karar verilir.
Burası Eşrefpaşa Belediye hastanesinin arkasında  ve bitişiğinde, kuzey-batı yönünde olan yerdir. (Plan 1)
Bu yükseltinin altında, Doğu Roma-Bizans döneminden kalma tonozlu yapılar vardır. Kişisel düşüncem, burasının erken dönem bir kilise olabileceği de yönündedir. Kapsamlı kazı yapılmadığı için ne yapısı olduğu ve tarihleme konusunda kesin bir şey söylemek mümkün değildir. (Fotoğraf 1).  Bu yapıların galeri şeklinde olanı günümüzde görülebilmektedir. Bu yapılar, içinde şarap bulunan fıçıların bekletilmesi için uygun mudur ?, o da ayrı bir soru işaretidir.

Alman kulesi, denilince burada bir kule olduğu düşünülmemelidir. 


Kule, bağlık alanlarda bulunan yapılardır. Tek katlı olabileceği gibi 2 katlı da olabilir. Bağ ve bahçenin işlenmesi ve ürün toplama zamanlarında kullanılan binalardır. Ege bölgesinde bu nedenle " bağ evi " olarak ta anılır.  Bağ ve bahçenin sahipleri, ürün toplama zamanı bu evlere geçici olarak göçerler, bu göçme de daha çok yaz aylarında olur. Kış mevsiminde kullanılmazlar. Bağ  bakımında kullanılan ziraat aletleri, kış mevsiminde bu binalarda tutulurlar. Kısaca, yaz aylarında yaşam ve çalışma evi olarak, kış aylarında da depo olarak kullanıldıklarını söylemek mümkündür. İşte burada söz edilen kule bu tür bir evdir. Burada söz edilen kule de böyle bir evdir. 




Bir yakınım fotoğrafta görülen iki katlı bu evin 1954-1958 yılları arası durumunu bilmektedir. Bu alanda başka ev olmadığını da hatırlamaktadır. Fotoğrafta görülen evin 2 katlı taş bir bina olduğunu, 2. ci kata hiç çıkmadığını, daha çok binanın ilk katında arkadaşı ile oynadığını, zaman zaman da  sundurmanın olduğu yerde arkadaşı ile oynadığını söylemektedir. Mahzen yapısı görmediğini, evde  yaşayan ailenin alman olduğunu anlatmaktadır. Ailenin, adını unuttuğu bir kızı vardır. Unutmadığı, yaşı 1-2 arasında olan ve adının Canifer (Jennifer) olduğunu söylediği evde olan bir küçük kızdır. Oyun oynadığı arkadaşı, bu küçük kızın teyzesidir. Ailenin oradan ne zaman ayrıldığını bilmemektedir. Arazinin tepe olduğunu da hatırlamaktadır. 

Alman kulesi dendiğinde, burada bağlık bir alan olması da beklenir. Günümüze ulaşan bir bağ olmadığı gibi, 1876 tarihli Lamec-Saad ve 1913 tarihli Ernest Bon İzmir planlarında burada bağ görülmemektedir. Yakınımın anlatısına göre de hatırladığı dönemlerde burada bağ yoktur. Söz edilen bağ 1876 sonrası ve 1913 öncesi olmalıdır. Bu bölgede var olan bağlar, günümüze ulaşamayan Halkapınar gölünün çevresinde olduğu 1876 planında görülmektedir. 

1880 yılında Berlin- Almanya merkezli "Deutsche Weinbau-AG Müller Suppa" adı ile tescil edilmiş olan bir bağcılık şirketi kurulur. Adından da anlaşıldığı gibi bağcılık ve şarapçılıkla uğraşan bir şirkettir. Şirket ortakları; Ignatz Müller ve ilk adını bilmediğimiz bay Suppadır. Muhtemelen Müller şirketin büyük ortağıdır. Bu iki kişi, 4 Temmuz 1888 tarihinde,İzmirden İngiliz dış ileri bakanlığı, Londra ya gönderilen rapora göre şarapçılık alanında izmirde bilinen en iyi uzmanlardır. Bay Müller ve bay Suppanın sahip oldukları şirketin İzmire gelişi 1880-1888 arasında olmuştur.
Şirket buraya geldiğinde söz edilen tepelik yerde ya bir bağ vardı, orayı satın aldılar ya da kendileri bir bağ oluşturdular. Şirket buralara gelmeden önce burada bir bağ olduğu  ve bu bağın bir Türk'e ait olduğu da bilinmektedir.
1885 yılında İzmirde asmalara Floxera hastalığı bulaşır. Bu salgının Müllerin Almanyadan getirdiği çubuklar ile bulaştığı İngiliz belgelerinde yazılıdır. Salgın tüm bu yerlerde olan bağları yok eder, çok büyük zarar oluşur.
Şirketin günümüze ulaşamayan Diana hamamları-Halkapınar gölü etrafında bağı olduğu bilinmektedir. Söz edilen yerin gerçekten Halkapınarda mı olduğu yoksa Tepecikte mi olduğu tam olarak bilinmemektedir. Şirketin ayni zamanda Bayraklı da şaraphanelerin olduğu yazılmıştır.
1914 yılında Baedeker isimli bir Alman gezgin buradan geçerken Müller şaraphanesine ait mahzenlerin uzaktan görüldüğünden söz eder. Ancak bağlardan ya da bağdan söz etmez. Halkapınar gölü etrafında olan ağaçlardan söz eden birinin burada  olan bir bağdan söz etmemesi beklenemz. Bu nedenle 1914 yılında burada bir bağın olmadığı söylenebilir. Bu durum, buralara 1912 yılında gelmiş olan yakınlarımın anlatısı ile de uyuşmaktadır. O zaman sorulması gereken, burada var olduğu söylenen bağ hangi yılda ortadan kaldırıldı, şarap olacak olan üzüm şırası acaba başka yerden mi geliyordu, Bu gezginin söz ettiği mahzenler, var olan ve fotoğrafta da olan binalara olmalıdır. Gezgin bu binaları şarap mahzeni olarak algılamış olmalıdır. Uzak mesafeden, yer altında olan Bizans dönemi sarnıçlarının uzaktan görülme olasılı her halde olmaz.

Yazılı bir belge olmamasına karşın, bu binaların olduğu yerde, antik dönemlerden günümüze kadar ulaşabilmiş olan ve toprak altında olan bazı yapıların şarap mahzeni olarak kullanıldığı, nesilden nesile aktarılmıştır. Ama buna ait olarak da yazılı bir not yoktur. Aşağıda olan fotoğrafta, mahzenlerin olması muhtemel olen  yer görülmektedir.  Fotoğraf 1  de  olan binalar da muhtemelen bu tepe üzerinde idi.

Ülkemizde, İzmir-Buca da kule yapısında bir bağ evi bulunmaktadır (Fotoğraf 3). 

Kaynaklar;



Pavillon de vigne - Coteau des Paraentieres, rote de Varenne. a Saint-Denis-d'anjou (53)

Karl Baedeker.Baedeker's Constaniople and Asia Minor. Second edition1914 Almancadan İngilizceye tercüme Michael Wild.  Baedeker's Constantinople - Sayfa 417

.
 Osman Koçanaoğulları - İZMİR