7 Mart 2019 Perşembe

Sadaka taşları - İZMİR


Sadaka taşları - İZMİR



© Copyright  Copyright dosyasını okumak  için burayı tıklayınız


Sadaka, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için ihtiyaç sahiplerine gönüllü olarak yapılan maddi yardımları ifade eder. Sadaka taşları yardıma muhtaç kişilere yardım için düşünülmüş  bir sıradan taş. Özelliği taşın fiziksel özelliğinden değil, topluma yararı açısından çok önemli. Eskiden, muhtaç insanlara yardım, günümüzde olduğu gibi tantana ile yapılmazdı. Yardımı yapan kişinin kim olduğu bilinmezdi. Yardımı alan kişi de çoğu zaman bilinmezdi. Cami, mescit gibi dini yerlerde bulunan bu taş üzerine para bırakılır, daha sonra da muhtaç olan kişi bu paradan ihtiyacı olduğu kadarını alırdı. Bu gerçekten böyle idi. Amaç yardım ama, insanlık onurunu zedelemeden yardım olarak tanımlanabilir.

Bu taşların bir benzeri Fettah camisini ana kapı girişinde hemen sağ tarafta bulunuyordu. Halen var mı bilmiyorum. Bu taşa para konduğunu hiç görmedim.  Doğup büyüdüğüm 1297 sokakta bu işlevi gören yer, Şeyh Bedreddin  türbesi diye bilinen eski dergah binasının sokağa bakan pencerelerinin önü idi. İnsanlar buraya mum yakıp koyarlar ve dua ederlerdi. Bir gün orada madeni paralar gördük. O dönemi yaşayanlardan da hatırlayanlar çıkacaktır. Ellemedik. Sonra ki günlerde, burayı unuttum. Bir gün, sokakta iken yaşlı bir dedenin, oraya gelip dua ettiğini gördüm. Duası bittikten sonra, başı önde bir şekilde oradan bir şeyler aldığını ve arkasından tekrar dua ettiğini gördüm. Aklıma paralar geldi. Dede oradan ayrılınca, gidip oraya baktım. Orada halen para vardı. Sadece ihtiyacı kadarını almış diğerlerini almamıştı. Anneme, dedenin neden böyle bir şey yaptığını  sordum. Annem, ihtiyacı dışında para almanın günah olduğunu söyledi ve dedenin " kiremit altı fakir " olduğunu söyledi. Kiremit altı fakirin ne anlama geldiğini de o zaman öğrendim. Kiremit altı fakir, fakirliğini, düşkünlüğünü kimseye anlatmayan, dilenmeyen onurlu insanlar demekmiş. Yine annemden " sağ elin verdiğini sol el bilmemeli " ve " verdiğini gören sağ göz ise sol göz görmemeli " ifadelerini öğrendim.
Gördüğüm bu olayı bir kaç kez daha gördüm. Daha sonraları, okul nedeni ile sokakta pek haytalık yapmadığımdan göremedim her halde.
Çocukluğumda dilenen tek kişi vardı bizim oralarda. Lakabı " ama dede " idi. Elinde bir ağaç dalı, " ama dede ye bir sadaka " diyerek sopasını sallayarak dolaşırdı. Yüzü çiçek bozuğu idi. Açıkçası biz çocuklar onun kör olduğuna da pek inanmazdık. O geçerken " ama dedenin banknotlarına bak " derdik.  Bir gün babam, çiçek hastalığı sonrası gözlerinin de kör olduğunu söyledi. Hem ben hem de arkadaşlarım bunu öğrenince çok üzüldük.  Sadaka veren tek-tük kişi de olurdu.
Fettah camisi önünde, 1960 lı yılların ikinci yarısına kadar bayram namazlarında dilenen kişi yoktu. Bayram namazları çok kalabalık olur, cemaat çevredeki bütün sokakları doldurur  idi. Bir ara, bayram hutbesi okunurken, saflar arasında camiye yardım adı altında, makbuz ile para toplama başladı. O zaman imam olan Şaban Hoca, hutbeye ara verdi, ve para toplayanları çok nazik bir şekilde uyardı, açıkçası ders verdi. Bu olaydan sonra, bu yardım parası cami çıkışında toplanmaya başladı. Fotoğraflar Atilla Özdemir


Osman Koçanaoğulları