Telif hakları vardır. COPYRIGHT dosyasını okuyunuz.......
Yazılanlar, ailemden bana aktarılanlar ile Mısri dergahı kurucusu ve dergahın son şeyhinin torunlarından gelen bilgi-belgelerin bir araya toplanması sonucu hazırlanmıştır.
Yıl 1826: İzmir-Basmanede kurulacak olan Mısri dergahının kurucusu olan, Atina yakınlarında bulunan Eğriboz doğumlu Mustafa Aziz efendi ailesi ile birlikte İzmir'e gelir.
Yıl 1827: Basmane'de Mısri dergahı Mustafa Aziz efendi tarafından kurulur. kurulur. Yeri, günümüzde Basmane 1297 sokak ve Oteller sokağının birleştiği köşedir. Arka cephesi 1297 sokağa (o zamanlarda olan adı ile Fettah sokaktır), yan cephesi oteller sokağı girişine, ön cephesi de Anafartalar caddesine bakmaktadır. Oteller sokağı üzerinde tam karşısında günümüzde Sadık bey oteli olarak
bilinen bilinen, o zamanlar bilinen adı ile Uşakızade konağına bakmaktadır. Bu konakta Halit Ziya Uşaklıgil 12 yaşında iken,1878 tarihinden itibaren yaklaşık 7-8 sene ailesi ile birlikte oturmuştur.
Yıl 1840: Dergahın kurucusu olan Mustafa Aziz efendi vefat eder ve naaşı dergahın haziresine defnedilir. Yerine, Şeyh olarak Nuh efendi geçer. Nuh efendinin kaç yılına kadar dergah şeyhliği yaptığını ve kaç yılında vefat ettiğini tam olarak bilmiyoruz. Naaşı, muhtemelen günümüze ulaşmayan ancak 1940 lı yıllarda var olduğu bilinen dergah haziresine defnedilmiştir.
1880 sonları 1890 başları: Dergah şeyhi Ahmet Bedri efendidir. Kaç yılında dergah şeyhliğine getirildiğini, tam olarak bilmiyoruz. Ahmet Bedri efendi , Mustafa Aziz efendinin soyundan değildir. Ahmet Bedri efendinin dedesi Şeyh Ali efendidir. Şeyh Ali efendi, 1820 lerde bir dönem görevli olarak günümüz Yunanistan topraklarında bulunmuştur Ahmet Bedri efendinin babasının adı Şeyh Şevkullah efendidir. Ahmet bedri efendi, Şeyh Mustafa Aziz efendinin soyundan gelen Zeynep Kamer hanım ile evlenir ve dergaha bitişik olan konakta yaşar. Konağın Zeynep Kamer hanım için babası tarafından yapıldığını ailem söylediği için biliyorum. Kendisinden önce dergah şeyhi Nuh efendi midir yoksa bir başkası mıdır bilmiyoruz Ahmet Bedri efendinin babası Şevkullah efendi dergah şeyhliği yapmış olabilir. (Dergahın günümüze ulaşan tevhidhane bölümünde olan kabirlerden birisi Şevkullah efendiye aittir.
Yıl 1926; Tekke ve zaviyeler kanunu sonrası, dergah kapatılır. Son şeyh Ahmet Bedri efendi ve ailesi buradan taşınır.
Yıl 1927; Dedem bu konağı satın alır. ve ailesi ile birlikte burada yaşamaya başlarlar.
Yıl 1927; Ahmet Bedri efendi vefat eder ve Karşıyaka -İzmir de defnedilir.
1927 öncesi Krokisi
Günümüz Krokisi
Anılarım ve bire bir yaşadıklarım
Bu sokak, şehir efsanelerinin anlatıldığı bir bölge. Sokak, günümüzde 1297 sokak olarak bilinir. Ben bu sokak ta dergah ve kabirlerin olduğu binaya bitişik 24 kapı numaralı evde doğdum, ilk gençlik yıllarım 1973 yılına kadar bu sokak ta ki bu evde geçti. Bu ev Mısri dergahına bitişik binadır. Şimdi yerlerinde iş hanları var.Şehir efsanesi, kabirlerin Şeyh Bedreddin ve Şeyh Şemsettin'e ait olduğu söylencesidir. Dergah kurucu ve mensup torunlarının verdiği bilgiler sonucu burada kabirleri olan kişilerin Şeyh Mustafa Aziz Efendi ve Şeyh Şevkullah efendiye ait olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Umarım, adı da artık Şeyh Bedreddin türbesi olmaktan çıkar ve gerçek adı verilir. Bu şehir efsanesinin temeli, her halde Halit Ziya Uşaklıgilin söz ettiği Şeyh Bedreddin ve ağabeyi Şeyh Şemseddin dir.
http://okocana.blogspot.com/2019/11/seyh-bedreddin-ve-seyh-semseddin-izmir.html
Bu bölgede yaşayan eski yerleşikler, buradan ayrıldıktan sonra, bu bölgeye ve bu sokağa daha sonra gelenler, bu dergahın gizli de olsa, zikir için kullanıldığını anlatılmışlar. Ailem buraya bitişik olan eve 1927 veya 1928 de gelmiş. Tekke ve zaviye kanunu sonrası. Tekkelerin kapanmış olduğu dönem. Ne ailem ne bizler, burada hiç bir şekilde zikir yapılmadığını biliyoruz. Zaten dergah giriş kapısı zincir ile kapatılmış idi. Bunlar sadece hayal ürünü bilgilerdir. Restorasyon sonrası gidip gördüm. Temizlenmiş ama aslına pek te uygun yapılmamış. Keşke restorasyon öncesi orada oturmuş olan çok eski yerleşiklere bilgi almak için başvursalardı.
Dergahın sokağa bakan ve dergah haziresine bitişik olan o yüksek duvar artık yok. Avluda, zeminden yaklaşık yarım metre yüksekliğinde (etrafı duvarla çevrili) toprak boş bir bahçe vardı. Evimizin de bahçeleri ayni yapıda idi. Aile büyüklerimden duyduğum, bu toprak bahçede mezar taşlarının olduğudur. Bahçede var olan o mezarlık artık yok. Mezarlık olan o yüksek bölüm ortadan kaldırılmış. Ben mezar taşlarını hatırlamıyorum ancak, aile bireylerim hatırlıyor. Her halde 1940 lı yılların ortalarına doğru kaldırılmıştır. Dergahı bizler "tekke " olarak bildik. Sadece ailenin ilk büyüklerinin buraya " cuma tekkesi " dediklerini de biliyoruz. Halit Ziya Uşaklıgil, İzmir hikayelerinde Mısri dergahında cuma zikir gününden söz etmektedir. Ailemin buraya neden Cuma tekkesi dediğini bilmediğim gibi, bu durumu aydınlatacak bir belgeye de sahip değilim.
Yazılanlar, ailemden bana aktarılanlar ile Mısri dergahı kurucusu ve dergahın son şeyhinin torunlarından gelen bilgi-belgelerin bir araya toplanması sonucu hazırlanmıştır.
Yıl 1826: İzmir-Basmanede kurulacak olan Mısri dergahının kurucusu olan, Atina yakınlarında bulunan Eğriboz doğumlu Mustafa Aziz efendi ailesi ile birlikte İzmir'e gelir.
Yıl 1827: Basmane'de Mısri dergahı Mustafa Aziz efendi tarafından kurulur. kurulur. Yeri, günümüzde Basmane 1297 sokak ve Oteller sokağının birleştiği köşedir. Arka cephesi 1297 sokağa (o zamanlarda olan adı ile Fettah sokaktır), yan cephesi oteller sokağı girişine, ön cephesi de Anafartalar caddesine bakmaktadır. Oteller sokağı üzerinde tam karşısında günümüzde Sadık bey oteli olarak
bilinen bilinen, o zamanlar bilinen adı ile Uşakızade konağına bakmaktadır. Bu konakta Halit Ziya Uşaklıgil 12 yaşında iken,1878 tarihinden itibaren yaklaşık 7-8 sene ailesi ile birlikte oturmuştur.
Yıl 1840: Dergahın kurucusu olan Mustafa Aziz efendi vefat eder ve naaşı dergahın haziresine defnedilir. Yerine, Şeyh olarak Nuh efendi geçer. Nuh efendinin kaç yılına kadar dergah şeyhliği yaptığını ve kaç yılında vefat ettiğini tam olarak bilmiyoruz. Naaşı, muhtemelen günümüze ulaşmayan ancak 1940 lı yıllarda var olduğu bilinen dergah haziresine defnedilmiştir.
1880 sonları 1890 başları: Dergah şeyhi Ahmet Bedri efendidir. Kaç yılında dergah şeyhliğine getirildiğini, tam olarak bilmiyoruz. Ahmet Bedri efendi , Mustafa Aziz efendinin soyundan değildir. Ahmet Bedri efendinin dedesi Şeyh Ali efendidir. Şeyh Ali efendi, 1820 lerde bir dönem görevli olarak günümüz Yunanistan topraklarında bulunmuştur Ahmet Bedri efendinin babasının adı Şeyh Şevkullah efendidir. Ahmet bedri efendi, Şeyh Mustafa Aziz efendinin soyundan gelen Zeynep Kamer hanım ile evlenir ve dergaha bitişik olan konakta yaşar. Konağın Zeynep Kamer hanım için babası tarafından yapıldığını ailem söylediği için biliyorum. Kendisinden önce dergah şeyhi Nuh efendi midir yoksa bir başkası mıdır bilmiyoruz Ahmet Bedri efendinin babası Şevkullah efendi dergah şeyhliği yapmış olabilir. (Dergahın günümüze ulaşan tevhidhane bölümünde olan kabirlerden birisi Şevkullah efendiye aittir.
Yıl 1926; Tekke ve zaviyeler kanunu sonrası, dergah kapatılır. Son şeyh Ahmet Bedri efendi ve ailesi buradan taşınır.
Yıl 1927; Dedem bu konağı satın alır. ve ailesi ile birlikte burada yaşamaya başlarlar.
Yıl 1927; Ahmet Bedri efendi vefat eder ve Karşıyaka -İzmir de defnedilir.
1927 öncesi Krokisi
Günümüz Krokisi
Anılarım ve bire bir yaşadıklarım
Bu sokak, şehir efsanelerinin anlatıldığı bir bölge. Sokak, günümüzde 1297 sokak olarak bilinir. Ben bu sokak ta dergah ve kabirlerin olduğu binaya bitişik 24 kapı numaralı evde doğdum, ilk gençlik yıllarım 1973 yılına kadar bu sokak ta ki bu evde geçti. Bu ev Mısri dergahına bitişik binadır. Şimdi yerlerinde iş hanları var.Şehir efsanesi, kabirlerin Şeyh Bedreddin ve Şeyh Şemsettin'e ait olduğu söylencesidir. Dergah kurucu ve mensup torunlarının verdiği bilgiler sonucu burada kabirleri olan kişilerin Şeyh Mustafa Aziz Efendi ve Şeyh Şevkullah efendiye ait olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Umarım, adı da artık Şeyh Bedreddin türbesi olmaktan çıkar ve gerçek adı verilir. Bu şehir efsanesinin temeli, her halde Halit Ziya Uşaklıgilin söz ettiği Şeyh Bedreddin ve ağabeyi Şeyh Şemseddin dir.
http://okocana.blogspot.com/2019/11/seyh-bedreddin-ve-seyh-semseddin-izmir.html
Bu bölgede yaşayan eski yerleşikler, buradan ayrıldıktan sonra, bu bölgeye ve bu sokağa daha sonra gelenler, bu dergahın gizli de olsa, zikir için kullanıldığını anlatılmışlar. Ailem buraya bitişik olan eve 1927 veya 1928 de gelmiş. Tekke ve zaviye kanunu sonrası. Tekkelerin kapanmış olduğu dönem. Ne ailem ne bizler, burada hiç bir şekilde zikir yapılmadığını biliyoruz. Zaten dergah giriş kapısı zincir ile kapatılmış idi. Bunlar sadece hayal ürünü bilgilerdir. Restorasyon sonrası gidip gördüm. Temizlenmiş ama aslına pek te uygun yapılmamış. Keşke restorasyon öncesi orada oturmuş olan çok eski yerleşiklere bilgi almak için başvursalardı.
Dergahın sokağa bakan ve dergah haziresine bitişik olan o yüksek duvar artık yok. Avluda, zeminden yaklaşık yarım metre yüksekliğinde (etrafı duvarla çevrili) toprak boş bir bahçe vardı. Evimizin de bahçeleri ayni yapıda idi. Aile büyüklerimden duyduğum, bu toprak bahçede mezar taşlarının olduğudur. Bahçede var olan o mezarlık artık yok. Mezarlık olan o yüksek bölüm ortadan kaldırılmış. Ben mezar taşlarını hatırlamıyorum ancak, aile bireylerim hatırlıyor. Her halde 1940 lı yılların ortalarına doğru kaldırılmıştır. Dergahı bizler "tekke " olarak bildik. Sadece ailenin ilk büyüklerinin buraya " cuma tekkesi " dediklerini de biliyoruz. Halit Ziya Uşaklıgil, İzmir hikayelerinde Mısri dergahında cuma zikir gününden söz etmektedir. Ailemin buraya neden Cuma tekkesi dediğini bilmediğim gibi, bu durumu aydınlatacak bir belgeye de sahip değilim.
Hazirenin zeminden yüksek olan duvarları aşağıda bulunan çizimde kahverengi olarak gösterilmiştir.
Aşağıda bulunan fotoğraflar 2019 yılında çekilmiştir.
Osman
Koçanaoğulları
İZMİR