Konaktan Sancak kaleye - William Knight
© Copyright Copyright dosyasını okumak için burayı tıklayınız
Oriental outlines; or, A rambler's recollections of a tour in Turkey, Greece ...
Yazar: William Knight (commodore of the Roy. Harwich yacht club.)
Bölüm XXII. sayfa 227 - 241
Gezgin, körfeze girdiğinde, körfezin sol tarafında, arkasında muhteşem bir ova olan Hacılar' ın (Hadjilar) göründüğü ve körfezin içeri doğru bir uzantı yaptığını ytanımlar. Körfezin sağ tarafta Corax dağları vardır.( Kilizman tarafında olan dağlar olarak tanımlanmış. İzmirden Urlaya doğru giderken sol tarafta kalan dağlar, Çatalkayanın ya da diğer adı ile ikiz tepenin olduğu dağ sırası ). Tam karşıda Kadifekaleyi, altında var olan ve bir amfitiyatro basamakları gibi dizelenmiş ve körfezi rahat görebilecek şekilde sıralanmış evleri tanımlar. Kalenin her tarafında çok geniş selvi ağaç topluluklarını ve buraların mezarlıklar olduğunu söyler. Bu görünüm nedeni ile bu bölgeye çok çirkin bir şekilde " Türk izmir " adını verenlerin olduğunu yazar. Bu ağaçlık (orman olarak tanımlar) alanlar arasında rengarenk çatılı evler ve minareleri görür. Denize yakın lan yerleşim alanı .Franklar tarafından kullanılmaktadır, o ülkelere ait bayraklar konsoloslukların önünde görülmektedir. Binalar, batılı yapılardır.
En iyi otel , Frank tüccarlar tarafından yaptırılan ve 1837 de açılan " Great Smyrna Hotel" dir.
İngiliz konsolosluğu yakınında Salvo's Navy Hotel bulunmaktadır. Deniz manzarası en iyi olan oteldir. Genellikle denizci subaylar-görevliler tarafından kullanılır. (demir atmış gemilerde bulunan savaşçı kişiler)
Rosa' Boarding house ve Marco's pension Suisse otelleri, Copreis (Dunghill), Rue des Roses ve Bond street olarak üç zıt (farklı adlandırılmış) isimler olarak bilinen gayet iyi bir caddedir . Bond Street ismi, mavi ceketliler tarafından verilmiştir .( blue Jacket, asker olabilir mi ?)
Buharlı gemiden, sahile kayıkla çıkar, çünkü, iskele veya dok yoktur. Sahile çıkınca, eşyaların taşınması için görevlilere bahşiş verir. Kayıkçılar, Maltalı veya Yunanlıdır. Kayıklar çok gösterişli değildir. Kayıkçıların bir bölümü İngilizce bilir . Gezgin kayıkçıların tekin insanlar olmadığını, belalara bulaştıklarını anlatır.
Kayıklar, iskeleden, Salvo's Navy Hotel' e oradan da Hollanda konsolosluğuna kadar uzanan alanda bulunabilir.
Gezgin Agamemnon kaplıcalarına gitmektedir. Bu notlar sayfa232-238 arasını kapsamaktadır
Yazının
aralarında, askeriyenin yapısı, hatta
rakı yapımının özellikleri, valinin görevden alınması, yeni valinin
atanması, eski Valinin sonra ki yaşamına ait notlar var.
Günlüğü
1 dolardan atlar kiralanır ( bu ücret standart bir ücretmiş). İngiliz
konsolosluğunun önünden gezi başlar. Frenk caddesi geçilir.
Frenk
caddesinden sonra karşısına, daha sonraları bir kaç kez sorgulama (trial
and examination) için çağrılacağı, Kadının olduğu binayı görür. Burayı geçtikten sonra hemen hemen " kare " şeklinde bir alana
gelir. Bu alan sahile hemen hemen bitişik bir yerdir. Sahilde gemiler görür..
Burada Vali hüseyin beyin bulunduğu kırmızı renkli vilayet konağı vardır (günümüz vilayet konağının olduğu yer ?)
Aşağıda
parantez içinde yazılı olanlar TARİH bilgisi olanlar tarafından GÖZDEN
GEÇİRİLMELİ diye düşünüyorum. Hata yapmış olmak istemem
( Vali Hüseyin
bey, 14 Mayıs 1837 de görevinden alınır, yerine bir altında olan ( her
halde vali yardımcısı olmalı) biri görevlendirilir. Bu bey, artık İzmir' in yeni valisidir. Hüseyin bey' e, Vilayete yakın bir yerde, mermer duvarları
olan bir konak yaptırılır.
Vilayet
konağının bir yüzü limana bakar ( vilayetin ön yüzü - denize bakan yüz ), diğer bir tarafı ( güney taraf , Bahri baba parkı tarafı )olmalı) Nizami - Cedid
askerleri için yapılan askeri barakalara ( muhtemelen Sarı kışla ? ),
binanın diğer tarafı da ( kuzey taraf - Yamanlar dağı yönü ))muhtemelen daha sonra yıkılıp yerine devlet
dairelerinin yapılacağı arsa olması için düşünülen yere yapılan,
karma karışık bina yığınları vardır. Sahilde demirlemiş, yük
taşıyan kayıklar vardır. Meydan da izin
verilen tek yapı, denizcilerin oturup, kahve ve sigara içtikleri bir
kahvehanedir. Askerler de buranın ortadan kaldırılmasını istemezlermiş.
Barakaların olduğu yerde iki adet KUYU (?) (Drilling
ground) vardır. 3. cü kuyu, Yahudi mezarlığına bitişiktir. ( O dönemde,
burada mezarlık yeri bulmanın zor olduğunu, mezarlık yeri ticaretinin yapıldığını
çok geniş şekilde anlatıyor). Barakaların olduğu alan, Vali ve Kadıyı
görmek üzere sıkı bir kontrol sonrası geçmek için kullanılabiliyormuş.
Bu tür resmi yerlerde, tercüman gerekli olduğunu, tercümanların hem buralarda,
hem otellerde hem de tavernalar da da hizmet veren Rum, Yahudi ve Maltalı çevirmenler
olduğunu anlatır.
Bu
meydanı geçip, Agamemnon yoluna doğru ilerler.Bu yol Valilik ve askeri
barakalar arasındadır, bir az sonra sağa doğru döner, bir sonra ki binanın
( Askeri barakalardan sonra ) arkasından geçer ( bu bina ile ilgili bilgi
yok). Burada sol tarafta Yahudi mezarlığı, sağ tarafta deniz vardır.
Mezarlığın yakınında küçük bir kahvehane ve bir dervişin mezarı vardır
(Bahri Baba ? ). Urla' ya varıncaya kadar gördüğü, bu ve diğer türbelerde,
türbeye asılı rengarenk bez parçaları olduğunu, bunların, Müslüman
inancı olarak iyi dilekler için yapıldığını anlatır. Burada eski Vali
Katipoğlunun (Katipzade ?) ailesi, yardımcıları ile birlikte yaşadığı
konağı vardır.
Buradan
sonra,mezabaha ve Türk hastanesini geçer. Burada solda Corax dağlarını (Çatalkaya
ve devamında bulunan dağlar) ve bu dağlar da bulunan , iki kardeş (Two
brothers - Çatalkaya ya da ikiz tepeler) ile üç kız kardeş (Three sisters)
tepelerini tanımlar.(Günümüz Çatalkaya yada ikiz tepelerden doğuya doğru
uzanan dağ sıraları. Bu bilgileri internet üzerinden buldum). Yola devam
eder. Burayı da geçince, önünde daha
çok zeytin ağaçlarından oluşmuş, ağaçlıklı geniş bir alan görür. Bu ağaçlıklı
alanda, yolun sol tarafında, biraz uzakta İngiliz konsülü' nün konutu
olduğunu söyler.
Burayı geçip,
Agamemnon kaplıcalarına varır. Etrafta çok küçük köyler vardır. Kaplıcalar,
erke ve kadınlar için ayrı ayrı yapılmış küçük karanlık odalar
bulunmaktadır. Bu odalara bitişik olarak, günlük olarak kiraya verilen bir bölüm
olduğunu anlatır. Suyun sıcaklığından, bu suyun analiz edilmesinde söz
eder ve burasının hastalar ( hastalık adı yazılı değil ) ve romatizmalı
kişilerce kullanıldığını belirtir.
Buradan
ayrılır ve Sancak kaleye doğru yol alır. Deniz kenarına kadar kale duvarları
( mazgal) olduğunu, kaleye gelebilecek olan saldırılardan korunmak için kalenin ön tarafında olan çıkıntılı kara parçasında kum
torbalarının olduğunu, çapları çok geniş olmayan ve taş gülle atan
topların ve daha hafif silahların olduğunu yazar. Burada, valiliğe bağlı
olmayan küçük bir birlik olduğunu belirtir. Kalenin önünde, 1837 yılında
İzmir' den Marsilya' ya giden bir buharlı geminin (Eurates adlı bir gemi)
karaya oturduğunu ifade eder ( Sığ deniz). Bu geminin Türk firkateyni, İngiliz
savaş gemisi, Fransız savaş gemisi, Fransız gemisi ve Avusturya gemilerinin
ortak çalışması ile kurtarıldığını anlatır.
Sancak
kale, Sagniac Castle ve St. James kalesi olarak ta bilindiğini, kelimenin kökeninin
Sancak şerif ( Sandjack sheriff ) olduğunu ekler. Kaleden , bayram günleri
kutlama atışlarının yapıldığından, bir kez de atılan top parçalarının
karşı sahile düştüğünden söz eder.
Aşağıda bulunan fotoğrafların kaynağı: http://okocana.blogspot.com/2018/07/sancak-kale-yeni-kale.html
Osman Koçanaoğulları