Yusuf Rıza ilk okulu - İZMİR
Yusuf
Rıza ilk okulu - İZMİR
© Copyright Copyright dosyasını okumak için burayı tıklayınız
Kestelli yokuşunda olan, ancak şu anda fiziki olarak olmayan okul. 1957 yılında eğitime bu okulda başladım ve buradan 1962 yılında mezun oldum. Okul ile ilgili anım çok. Aklımda kalanları, okula gidip gelirken servis otobüs yolu üzerinde ki yerleri yazacağım. Şu anda okul yok 8-9 sene önce yıkılmış, yerinde otopark var. Çok üzücü bir durum. Bir tarih yok olmuş. Geriye sadece otobüs garajı kalmış. Onun da fotoğrafını buraya koydum. Okul ile ilgili bir resim bulamadım.
OKUL YERLEŞİM YERİ KROKİSİ
Yıkımı
yapılan okulun molozları ile bahçe doldurulmuş ve yükseltilmiş. Aradan
baktığımda okulun bahçe duvarları ve oraya komşu evlerin bazılarının
ayakta olduğunu gördüm. Fotoğraf çekemedim, otopark bekçisi izin
vermedi.
Okulda okuyan kuzen çocuğunun mezuniyet gecesinde okulun artık eğitim vermeyeceğini öğrenince çok üzüldüm. 90 yıllık okul kapanmış oldu.
Okul
kurucusu eğitimci olan Yusuf Rıza bey. Ailem kendisini tanımıyor.
Ancak Yusuf Riza Beyin ölümünden sonra okul
idaresini yöneten Yusuf Rıza Bey' in oğlu olan Adnan Düvenci' yi
tanıyorlar. Hayatta olmayan en büyük kardeşlerime Fransızca
derslerine girdiğini biliyoruz. Benden epey büyük olan ve o okulu
bitirmiş olan
kardeşlerim ve akrabalarım in bazıları da Adnan Bey' i tanımışlar. Ben
görmedim.
Benim dönemimde ve benden daha büyük olan kardeşlerimin döneminde okul 4 katlı betonarme bir bina idi. O zamana göre çok modern bir yapıydı. Bina 1935 yılında yapılmış. Yanılmıyorsam, 5. ci kat bir teras ve ona bitişik müsamere ve konser salonu vardı. Salondan çok eminim, resmi bayram kutlamaları ile ilgili gösteriler bu salonda yapılırdı. Ben de bir kaç kez şiir okumuştum. Öğrenciler müsamere ve konserler ( mandolin ve korolar) ve dans gösterilerini (bale gösterisi dahil) yıl sonu bu salonda yaparlardı. Gece yapılan bu gösterilere aileler de gelirdi.
Kalorifer ile ısınırdık. Zemin kat ( bahçeye açılan bölümdür. Bir kapısı, dış ana kapıya açılan bir bahçeye, diğeri de okulun ana bahçesine açılan iki kapısı vardı ) yemekhane ve kalorifer kazan dairesi idi. Yemekler ya öğrenciler tarafından getirilirdi ( ısıtma okul personeli tarafından yapılırdı ) ya da tabldot şeklinde idi. Müdürlük 1. katta idi. Her sınıftan birer adet vardı. Sabah 3, öğleden sonra 3 saat olmak üzere günde 6 saat eğitim verilirdi. O zamanlarda cumartesi günleri de eğitim vardı ve 3 saatti. Üçüncü sınıftan itibaren yabancı dil eğitimi verilirdi. En büyük kardeşlerim Fransızca eğitimi görmüşler. Yanılmıyorsam 1950 li yıllardan itibaren yabancı dil İngilizce olarak devam etmiş. Bu yıldan itibaren orada okuyan aile çocukları İngilizce eğitimi almışlar. Belki garip gelecek ama, orta öğretime İzmir Türk kolejinde başladığımda, verilmiş olan eğitimin epey yararını görmüştüm. Demek ki Yusuf Rıza okulunda verilen yabancı dil eğitimi oldukça iyiymiş. İngilizce dersi, önceleri Hava harp okulundan gelen bir Yüzbaşı ( maalesef ismini hatırlayamadım) daha sonrada 1961 yılında Basmane gar müdürünün kızı olan ve o zamanki adı ile YETO ( yüksek ekonomi ve ticaret okulu), ve daha sonra Ticari bilimler fakültesine dönüşecek olan okulda okuyan bir bayan öğretmen tarafından verilirdi. Basmane garının ikinci katında otururlardı. Ne yazık ki ismini hatırlayamadım.
Hatırladığım öğretmenler, Refik bey ( okul müdürü ve Türkçe öğretmeni, Tevfik Bey ( müdür yardımcısı ve din bilgisi öğretmeni), Solmaz öğretmen, Nedret öğretmen, Şadan öğretmen, Zerrin öğretmen, Gülşen Öğretmen idi. Ayrı bir müzik öğretmenimiz de vardı, ama ismini hatırlayamadım. Bu duruma gelebilmemizde katkıları çok fazladır. Hepsine şükran borçluyum.
Benim dönemimde ve benden daha büyük olan kardeşlerimin döneminde okul 4 katlı betonarme bir bina idi. O zamana göre çok modern bir yapıydı. Bina 1935 yılında yapılmış. Yanılmıyorsam, 5. ci kat bir teras ve ona bitişik müsamere ve konser salonu vardı. Salondan çok eminim, resmi bayram kutlamaları ile ilgili gösteriler bu salonda yapılırdı. Ben de bir kaç kez şiir okumuştum. Öğrenciler müsamere ve konserler ( mandolin ve korolar) ve dans gösterilerini (bale gösterisi dahil) yıl sonu bu salonda yaparlardı. Gece yapılan bu gösterilere aileler de gelirdi.
Kalorifer ile ısınırdık. Zemin kat ( bahçeye açılan bölümdür. Bir kapısı, dış ana kapıya açılan bir bahçeye, diğeri de okulun ana bahçesine açılan iki kapısı vardı ) yemekhane ve kalorifer kazan dairesi idi. Yemekler ya öğrenciler tarafından getirilirdi ( ısıtma okul personeli tarafından yapılırdı ) ya da tabldot şeklinde idi. Müdürlük 1. katta idi. Her sınıftan birer adet vardı. Sabah 3, öğleden sonra 3 saat olmak üzere günde 6 saat eğitim verilirdi. O zamanlarda cumartesi günleri de eğitim vardı ve 3 saatti. Üçüncü sınıftan itibaren yabancı dil eğitimi verilirdi. En büyük kardeşlerim Fransızca eğitimi görmüşler. Yanılmıyorsam 1950 li yıllardan itibaren yabancı dil İngilizce olarak devam etmiş. Bu yıldan itibaren orada okuyan aile çocukları İngilizce eğitimi almışlar. Belki garip gelecek ama, orta öğretime İzmir Türk kolejinde başladığımda, verilmiş olan eğitimin epey yararını görmüştüm. Demek ki Yusuf Rıza okulunda verilen yabancı dil eğitimi oldukça iyiymiş. İngilizce dersi, önceleri Hava harp okulundan gelen bir Yüzbaşı ( maalesef ismini hatırlayamadım) daha sonrada 1961 yılında Basmane gar müdürünün kızı olan ve o zamanki adı ile YETO ( yüksek ekonomi ve ticaret okulu), ve daha sonra Ticari bilimler fakültesine dönüşecek olan okulda okuyan bir bayan öğretmen tarafından verilirdi. Basmane garının ikinci katında otururlardı. Ne yazık ki ismini hatırlayamadım.
Hatırladığım öğretmenler, Refik bey ( okul müdürü ve Türkçe öğretmeni, Tevfik Bey ( müdür yardımcısı ve din bilgisi öğretmeni), Solmaz öğretmen, Nedret öğretmen, Şadan öğretmen, Zerrin öğretmen, Gülşen Öğretmen idi. Ayrı bir müzik öğretmenimiz de vardı, ama ismini hatırlayamadım. Bu duruma gelebilmemizde katkıları çok fazladır. Hepsine şükran borçluyum.
Sabah evden okula ve akşamları da okuldan eve servis ile gider ve
gelirdik (Çizim 1 ) .
İki adet servis otobüsü vardı. Yakın çevrede oturanlar
ise okula kendileri gelirlerdi. Servisler, iki çeşmelik yolu ile gelir,
Sakarya
ilk okulunun olduğu yerden sağa döner, Kestelli yokuşunu takip ederek
okulun kapısında öğrencileri bırakır daha sonra okulun arkasında
bulunan bulunan servis garajına giderlerdi ( Resim 3). Okula başladığım
ilk yılda İkiçeşmelik caddesi daracık bir yol idi. Her ne kadar
motorlu taşıt sayısı çok az da olsa, karşıdan bir araç geldiğinde,
geçebilmek için her iki araçta kaldırıma çıkar böylelikle geçiş
sağlanırdı. Daha sonra bu yol genişletildi.
Yükseltilmiş
bahçe ve bahçe duvarları görülüyor. Eskiden, halen görülen basamaklar
ile bahçeye çıkılırdı). Garaj okulun
bahçesine açılırdı. Şu anda sadece garaj var. Bu neden le de şu an ki
durumu gösteren fotoğrafı
ekliyorum. Akşam üzeri ayni şekilde bizi alır ve evlerimize
bırakırlardı. Bu yoldan aklımda kalanlar; Sakarya ilk okulu (Resim 4),
bir sınıf arkadaşımın evi ( Resim 5 ) Ali Ulvi Fotoğrafhanesi (Resim 6
), garaj , sınıf arkadaşımın anne annesinin evidir (Resim 7 ). Sınıf
arkadaşımın ( kız öğrenci) evinin altında, ıvır zıvır satan bir dükkan
vardı. Buradan iki şey alırdık. Bunlardan bir tanesi ilk fotokopi
diyebileceğimiz kalem şeklinde mumlardı. Kopyasını alacağımız kitap ya da
gazetenin kopyalanacak bölümünü bu mum kalemle tabiri caiz ise
boyardık. Sonra temiz bir kağıdı bu alana koyar ve sert bir cisimle (
genellikle madeni para) sürterdik. Resmin yazıları ve kendisi temiz
kağıda çıkardı. Tek mahzurlu yönü yazıların tersten okunur durumda
çıkması idi. İkinci aldığımız, şekerli leblebi tozu olan kağıt
külahlardı. Ağzımıza bir parça atar ve sonrada yüksek sesle " Yusuf "
diye bağırırdık. Ağzımızdaki leblebi tozları havaya fırlardı. Çok
gülerdik. Çocukluk bu olsa gerek
Ali Ulvi fotoğrafhanesinin binası halen var, başka bir amaç ile
kullanılıyor. Fotoğrafhane ne zaman kapanmış bilmiyorum. Araştırdım
ama internette tek bir kayıta erişemedim.
Dispanser ve altında bulunan kırtasiye dükkanının olduğu bina halen var. Başka amaç ile kullanılıyor. Adı, o zamanlar ne anlama geldiğini bilmediğimiz " Deri ve Zührevi hastalıklar dispanseri". Biz sadece dispanser olarak bilirdik. Okulda iken hastalanan bir arkadaşımız olduğunda, orada görevli olan doktor gelip, arkadaşımızı muayene ederdi. Bir de, aşılarımızı oradan gelen hemşire hanımlar yapardı. Ne zaman kapandı bilmiyorum.
Bu dönemde çok arkadaşım oldu, bazıları ile hala görüşüyorum
Her yıl sonu, sınıfların toplu fotoğrafı çekilirdi. Fotoğrafçı, benden önceki kardeşlerim zamanında olduğu gibi Ali Ulvi Baradan fotoğrafhanesi idi. ( Sinema sanatçısı Hüseyin Baradan' ın babası ). Fotoğraf çekimini o mu yapardı, bilmiyorum. Kocaman bir ayaklı makine gelir, bizler ile tek tek ilgilenir ve güzel bir fotoğraf olması için çaba gösterirdi. Şu anda o dükkanda başka bir işletme var. Eski fotoğraf yok. Ben şu anda ki durumu gösteren bir fotoğraf ekliyorum (Resim 6).
Okulun çok geniş bir arşiv odası vardı, burada eski öğrencilerin sınıf olarak çekilmiş fotoğrafları ve karne örnekleri bulunurdu. Bu odada ayrıca haritalar, organları gösteren alçıdan maketler ve ders araçları bulunurdu. Ben harita ve ders araçları kolu olduğumdan bu odaya sık giderdim. Kapısı hiç bir zaman kilitli değildi. Burada, bir gün Refik bey bana, benden önceki kardeşlerimin belgelerini göstermişti. Şu anda bu belgeler nerelerdedir hiç bir bilgim yok.
Gazoz' un içine atılan nohut ile birlikte birlikte içilmesinin , kavrulmuş kuş yemini yemenin lezzetlerini orada tattım ve zevkine vardım. Güzel günlerdi.
Dispanser ve altında bulunan kırtasiye dükkanının olduğu bina halen var. Başka amaç ile kullanılıyor. Adı, o zamanlar ne anlama geldiğini bilmediğimiz " Deri ve Zührevi hastalıklar dispanseri". Biz sadece dispanser olarak bilirdik. Okulda iken hastalanan bir arkadaşımız olduğunda, orada görevli olan doktor gelip, arkadaşımızı muayene ederdi. Bir de, aşılarımızı oradan gelen hemşire hanımlar yapardı. Ne zaman kapandı bilmiyorum.
Bu dönemde çok arkadaşım oldu, bazıları ile hala görüşüyorum
Her yıl sonu, sınıfların toplu fotoğrafı çekilirdi. Fotoğrafçı, benden önceki kardeşlerim zamanında olduğu gibi Ali Ulvi Baradan fotoğrafhanesi idi. ( Sinema sanatçısı Hüseyin Baradan' ın babası ). Fotoğraf çekimini o mu yapardı, bilmiyorum. Kocaman bir ayaklı makine gelir, bizler ile tek tek ilgilenir ve güzel bir fotoğraf olması için çaba gösterirdi. Şu anda o dükkanda başka bir işletme var. Eski fotoğraf yok. Ben şu anda ki durumu gösteren bir fotoğraf ekliyorum (Resim 6).
Okulun çok geniş bir arşiv odası vardı, burada eski öğrencilerin sınıf olarak çekilmiş fotoğrafları ve karne örnekleri bulunurdu. Bu odada ayrıca haritalar, organları gösteren alçıdan maketler ve ders araçları bulunurdu. Ben harita ve ders araçları kolu olduğumdan bu odaya sık giderdim. Kapısı hiç bir zaman kilitli değildi. Burada, bir gün Refik bey bana, benden önceki kardeşlerimin belgelerini göstermişti. Şu anda bu belgeler nerelerdedir hiç bir bilgim yok.
Gazoz' un içine atılan nohut ile birlikte birlikte içilmesinin , kavrulmuş kuş yemini yemenin lezzetlerini orada tattım ve zevkine vardım. Güzel günlerdi.
Okul hakkında kısa bilgi
Aşağıda olan bilgiler Bay Yusuf Düvenci tarafından verilmiş bilgilerdir. Okulun gerçek tarihçesi anlatılmaktadır.
Yusuf R. Düvenci
Osman Bey;
Bedraka-i İrfan 1889(İzmir'deki ilk Müslüman Kız Okulu, kurucusu dedem Yusuf Rıza Efendi, müdürü büyük annem Zehra Hanımdır), Dar-ül İrfan, 1898, kurucusu ve yöneticisi;dedem Yusuf Rıza Efendi, İzmirde kız ve erkek öğrencilerin birlikte olduğu ilk Karma Eğitim kurumudur.
Dedemin vefatından sonra isim degişikliği ile; Yusuf Rıza Okulu 1931 yılında babam Adnan Düvenci ile eğitim hayatına devam etmiştir. Ben; Yusuf Rıza Düvenci 1959-60 mezunuyum. Okul 1989 da bizim tarafımızdan tatil edilmiştir...
Her yıl, ilk okula yeni başlayan 5 öğrenci, mezun oluncaya kadar, okula ücretsiz olarak kabul edilmiş.
Darülirfan Mektebi / Yusuf Rıza Mektebi:Kayıtlarda okulun açılış tarihi 1899 (Rumi 1315) olarak geçiyor. Bu okul Dar-ül-irfan adında idi. Yeri Arap fırını caddesi. 1901 yılında Dar-ül irfan okulu (erkek okuludur) Başdurak civarına taşınınca (Kerimağalar konağı), bu boşaltılan yerde BEDRAKA-İ-İRFAN adı altında kız okulu açılmış.(1), (2)
Yunan
işgalinin ardından Darülirfan Mektebi, 1922-23 ders yılında Kestelli
Caddesine taşınmıştır. Burası daha sonra yeni ve modern binanın yapılacağı, günümüzde otopark olan yerdir.
Okulun kurucusu Yusuf Ziya Efendi’nin 1929 yılı Aralık ayı
başında vefat etmesi üzerine, varislerinden oğlu Adnan (Düvenci) Bey,
Darülirfan’ın müessis ve müdürlüğünü üstlenmiştir. Maarif Eminliği’nin
10 Şubat 1930 tarihli ve 1414 numaralı tezkeresiyle bu resmen
onaylanmıştır. Bu tarihlerde mektebin ismi de ilk kurucusuna izafeten “Yusuf Rıza Özel Mektebi” şeklinde değiştirilmiş olduğu düşünülmektedir. Bu okulun eğitim süresi beş yıl olan
mektep iptidai derecededir. İki katlı binanın 6 dershanesi
bulunmaktadır. Kâgir olarak inşa edilen bina kısmen iyi haldeydi.
Cumhuriyetin ilanından sonra, Darülirfan’ın Ödemiş şubesi de
açılmıştır. Okulun kurucusu Yusuf Ziya Efendi’nin 1929 yılı Aralık ayı
başında vefat etmesi üzerine, varislerinden oğlu Adnan (Düvenci) Bey,
Darülirfan’ın müessis ve müdürlüğünü üstlenmiştir. Maarif Eminliği’nin
10 Şubat 1930 tarihli ve 1414 numaralı tezkeresiyle bu resmen
onaylanmıştır. Bu tarihlerde mektebin ismi de ilk kurucusuna izafeten “Yusuf Rıza Özel Mektebi” şeklinde değiştirilmiş olduğu düşünülmektedir.Okulun
ana kısmı 1933 yılı Ağustos ayında tesis edildi ve Frolayn Tilde
Gşadle’nin idaresine bırakıldı. Bundan sonra okulun adı, “Ana ve İlk Yusuf Rıza Mektebi” olarak
anıldı. Mektebin ana kısmı, Salepçioğlu Camisi’nin arkasındaki İstanköy
Hamamı civarında Esnaf Şeyh sokağındadır. Okul binasının 1934 yılında
yanması üzerine eğitime ara verilmemesi için, 1934-35 ders yılının
öğrenci kayıtları burada yapıldı. Yusuf Rıza Mektebi 30 Eylül 1935
tarihinde yeni binasında törenle eğitim ve öğretime başladı. Aşağıda bulunan fotoğraf, binanın yangın öncesi ve harf devrimi yapıldığı tarihten sonrasına aittir. Yaklaşık yılı 1928 (2)
Kaynaklar
1- Muzaffer Tepekaya
http://ataturkilkeleri.deu.edu.tr/ai/uploaded_files/file/dergi_27/02%20Muzaffer%20Tepekaya.pdf
2- Aytaç Demirci ve Yusuf Rıza Düvenci imzasını taşıyan Bir Mücadele Gazetası! Demokrat İzmir. YapıKredi yayınları 2018
1- Muzaffer Tepekaya
http://ataturkilkeleri.deu.edu.tr/ai/uploaded_files/file/dergi_27/02%20Muzaffer%20Tepekaya.pdf
2- Aytaç Demirci ve Yusuf Rıza Düvenci imzasını taşıyan Bir Mücadele Gazetası! Demokrat İzmir. YapıKredi yayınları 2018
Copyright hakları vardır. 2014
Osman Koçanaoğulları - İZMİR